`Edebiyat dergisi icabında kelimeleri kurşun gibi kullanmaktadır. Yeri geldiğinde çiçek gibi , kuş gibi, bir öpücük gibi. Bazen bayrak olmaktadır kelimeler. Bazen mızrak.`
Sayfa 65 - ~Nuri PakdilKitabı okudu
Melankoli bayramı,
...akıldışı üstben tarafından icra edilen mahkum etme öylesine aşırıdır ki, üstben ağır cezalarından sadist bir hazla zevk alır.
Sayfa 191 - İmge KitabeviKitabı okudu
Reklam
tek milleti zekidir. tek bayrağı kırmızı ve beyaz renklerden oluşur. puu..
Erdoğan "Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan" demekte, ancak bu "tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan" adı olmayan bir millet, vatan, bayrak ve devlettir. Erdoğan'ın milleti zorunlu haller dışında Türk milleti değildir. Üstelik bu tek millete AKP'ye oy vermeyen kitleler dahil değildir. Erdoğan'ınki Türk kimliksiz, milli kimliksiz millet anlayışıdır ki, Andımız'a karşı çıkar, İstiklal Marşı'na -sözde sahip çıksa da- İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif'e küfreden, İstiklal Harbi'mizin Yunan ordusunun galibiyeti ile bitmesini arzu eden, milli şeref ve haysiyet düşmanı "Fesli Mısır Koçanı"nı büyük tarihçi olarak görür. Bu kadar da değil. Sadece milli kimlik mi eksiktir iktidarın gözdesi Fesli'de? Hayır, İslami kimliği de yoktur aslında. Doğru dürüst İslam bilinci olan bir adam ''Amerikan kuklası olsa da bir halife olsun" diyebilir mi? Hayır diyemez. Ancak buna rağmen bu adam Cumhurbaşkanlığı masasına davet edilir çünkü Fesli Türkiye'de hilafetin geri gelmesini savunmaktadır. Bir diğer ifade ile hilafetin "resmi" ideoloğudur. Bunun için her şeye rağmen Erdoğan tarafından savunulmaktadır.
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir. Bir
Aydınların göçü:
İstanbul'a yerleşerek burada vefat eden ilk meşhur Tatar aydını tespitlere göre din alimi Abdünnasır Kursavi (1771/72- 1812) olmuştur. 1866'da ilk batılı anlamda Tatar hikayesi olan Hüsemaddin Menla (molla)'nın yazarıdır. Musa Akyiğitzade (1865-1923)dir. O 1887'de İstanbul'a gelip yerleşmiş, iktisat alanında çalışmıştı.
Hocammm
Eşine "Cennete sensiz girmem" deyip, küçüklüğünden beri aile sevgisine hasretlik çektiğinden, dizine yatar "Beni sev" derdi. Eşiyse "Ona çocuk gibi bakardım" demiştir. Eşine karşı çok anlayışlıdır. Rahatsızlığı olmasına rağmen herkesi kendi psikolojisiyle değerlendirmeyi biliyordu. Gece 3'te bile olsa eşinin hastalığından dolayı dışarı çıkarıp gezdirdiği olurdu. Çocukları çok severdi. Namaz kılarken odaya kimsenin girmesine müsaade etmezken torunları girdiğinde bir şey demez, önünden geçtikleri bile olurdu. Onları çok sever, yalayarak öperdi. Kendisi gibi yetim olduğu için gelinine de özel değer verir, "cici kızım" diye severdi..
Sayfa 33
Reklam
1,000 öğeden 761 ile 770 arasındakiler gösteriliyor.