Gülnihal, Kaldır başını gökyüzüne bir bak. Nice yıldız göreceksin. Say ki, farz et ki, ben de bu karanlık, bu sonsuz alemde bir yıldızım. Geceleri ışımaya çalışan ve senin açık pencerenden odana dolmaya çalışan bir yıldız. Yıldızlar kayar bilirsin. Yitip gider. Gökyüzüne iyi bak . Tıpkı kaymaya hazır bir yıldız gibiyim…
Gülnihal, Sen, bana bakma. Ben nice ateşin şulelerinde kavrulmuşum. Karanlığa kafa tutmaya kalkmışım sadece dibini aydınlatmış bir mum olsam da. Yanmışım. Küle dönmüşüm. Benimki beyhude bir ümit. Bir boş bekleyiş… Kendi küllerimden Anka kuşu gibi doğmayacağım. Bunu iyi biliyorum.
Reklam
Gülnihal beni anlayacak mı? Bizleri Filistin’e gidenleri anlayacaklar mı? Bizleri bilecekler mi? Her şeye rağmen cephe yolunda olan bu genç fidanları anlayacaklar mı? Bizi kimler anlayacak? Ya da anlamalılar mı? Bilmiyorum…
Gönlümün olduğu kadar hücrelerimin de ümit ışığına ihtiyacım var. Neden? diye sorma bana. Ben, senin yüzünden gündüz dahi gönlümde hüküm süren karanlıklar tutkunuyum. Yine de bir ışık, senden yana bir ışık bekliyorum şu gönlüme. Bir deniz feneri gibi yolumu çiz, karanlıklarımın içine. Ne ki gönlümün karanlığına da… Ve ufkuma bir güneş gibi doğ. Ve bir günebakan gibi boyun iriliğime aldırmadan sana döneyim, bütün gün boyu… Dünyanın güneşin etrafında döndüğü gibi, Pervanelerin ateşin etrafında döndüğü gibi… Derelerin denize, Kışın bahara, Tohumun toprağa düşüp ekine döndüğü gibi… Gülnihal, Beni anlıyorsun değil mi?
Gülnihal, Rüyalarıma koşup gelen hayalin yüzünden uykularım kaçıyor… Uyuyamıyorum. Hayaline bakmaktan gözlerim yorgun. Nereye baksam seni görür gibiyim… Rüyalar çok kısa sürermiş. Oysa benim en uzun rüyalarım hep sana ait. Gördüğüm ve gördüğümü sandığım her rüya, boynuma astığın hasret urganına bir kördüğüm daha atıyor. Bakışların en derin yarayı açardı bilirdim. Bir ok gibi sinemi delerdi. Ben ki bu meydan savaşlarının yorgun cengaveriyim. Tek başıma kalsam da o meydanlarda inadım ve öfkem ile yıkılmamak için uğraşıyorum. Müşterih ol. Yere düşmeyeceğim.
Cephe yollarına mecbur olmak… Cepheye koşmak hem de cepheden cepheye dinlenmeden gitmek. Gitmeye mecbur olmak… Bunun için en sevdiklerini geride bırakmak… Bütün bunları düşünüyordum. Cepheye giderken bizi kollarına sarmalayan o keder hatta buna korkmadan ve çekinmeden acı diyelim bırakmıyordu.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.