İstanbul’da İşgal Yılları
Bu memlekette fırkacılık duygusu ve hırsı, bütün memleket ve millet duygusunun üstünde. Bir İttihatçı yabancı bir devletin idaresi altına girmeyi kabule razı; tek, İtilafçılar idare başına geçmesin. Buna karşı İtilafçılar da, İttihatçıların hüküm sürmesindense İngilizlerin idaresini tercihe hazır.Ara yerde benim gibi birkaç budala,millet kaygısıyla elem ve endişe çekerek gözyaşı dökmekte.
Bu nasıl bir anne ya
"İşte" demiş "senin yerine bol bol gülümseyecek, budala oğluna kavuştun!" Hasan'ı kucağına almayı bile reddetmiş, beş gün sonra da çekip gitmiş.
Reklam
Holbein'ın çarmıtan yenice indirilmiş isa tablosunun muhteşem yorumu
(...) ölmüş Lazar'ı mezardan çıkaran bir insan doğanın yasalarını şimdi yenemediyse sonra nasıl yenecekti? Bakınca, bu tabloda doğa kocaman, acımasız ve dilsiz bir hayal gibi ya da (tuhaf olsa da) çok daha doğrusu büyük, yalnız başına bütün doğaya ve onun bütün yasalarına, belki de yalnızca o varlığın doğması için yaratılmış bütün yeryüzüne bedel, çok değerli biri varlığı duygusuzca sessizce yakalamış acımasızca parçalayıp yutmuş yeni bir model dev bir makine gibi görünüyordu!
Hint’te, Çin’de zavallı budala ahalinin birer mâhiyyet-i ilâhiy-ye atfıyla mukaddesattan sanarak gözlerini kaldırıp bakmaya korktukları putları, sanemleri Avrupalılar müzelerine nakl ile, nevadirden canavar seyrettirir gibi, halkın enzâr-ı istiğrâb ve istifadelerine vazediyorlar.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
Reklam
"Ah, keşke o zaman yaşamış olsaydım! " - budala ve ciddiyetsiz insanların konuşmasıdır bu. Daha çok, c i d d i y e t l e incelenen her tarih parçası karşısında, geçmişin en vaat edilmiş ülkesi bile olsa bu, şöyle bağınlacaktır sonunda: "Sakın yeniden dönmeyelİm oraya! O çağın ruhu, yüz atmosfer yüküyle ezecektir seni, iyisine ve güzeline sevinemeyeceksin, kötüsünü hazmedemeyeceksin." - Bizden sonraki dünya da kesinlikle aynı yargıda bulunacaktır bizim çağımız hakkında: dayanılmazdır, ondaki yaşam yaşanılmaz olmuştur. - Peki herkes kendi çağına dayanır mı? - Evet, üstelik çağının ruhu sadece onun ü z e r i n d e değil, i ç i n d e de olduğu için. Çağın ruhu kendine direnir, kendini taşır.
Sayfa 155
412 Uyumuş o gafildir ki, her hayâle karşı ümide düşer ve onunla konuşmaya kalkar. 413 Rüyasında şeytanı huri gibi görür ve ona şehvet suyunu akıtır. 414 Nesil tohumu, nutfesini çorak yere dökünce uyanır, kendine gelir, o vakit de hayâl, gözünün önünden kaçar. 415 Uyanınca, ihtilâm oluşundan başında yorgunluk, vücudunda mülevveslik görür. Ah o görünen ve görünmeyen nakıştan ah! 416 Bir kuş, yüksekten uçar. Gölgesi de toprak üstünde kuş gibi koşar. 417 Budalanın biri, o gölgeyi avlamak ister, arkasından o kadar koşar ki, takati kesilir. 418 O budala, o gölgeye ok atar da, arayıp taramaktan ok torbası boş kalır. 419 Gölge avlamak için sürat ve harâretle koşmaktan ve şuraya buraya ok atmaktan ömür sadağı boşalmış ve hayâtı heder olmuş olur.
Sayfa 51
725 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.