“Size Tinuviel’in öyküsünü anlatacağım,” dedi Yolgezer, “kısaca, çünkü bu sonu bilinmeyen uzun bir öyküdür ve artık Elrond’dan başka bu öyküyü eskiden anlatıldığı gibi, doğru dürüst hatırlayan kimse kalmadı. Bütün Orta Dünya öyküleri gibi güzel ama acık bir öyküdür, yine de içinizi açabilir.” Bir süre sessiz kaldı; sonra konuşmaya değil, yavaş
Son nefesini vermeden mezara konan birinin hissettiklerini anlatan bir yazı -haz, dehşet, duygu, metafizik ve derin bir bilgelik doluydu. Yazarının bir tabutta doğup büyüdüğüne yemin etseniz başınız ağrımaz.
Gözlerimin önünde değişimin ruhu onu ele geçirdi; zihnine, alışkanlıklarına ve karakterine egemen oldu, en kurnaz, en dehşet verici şekilde kişiliğini paramparça etti!
"Öleceğim," dedi, "bu içler acısı delilik sebebim olacak. Evet, evet, beni bu korku öldürecek, başka bir şey değil. Gelecekteki olaylardan korkuyorum, hayır olayların kendilerinden değil, sonuçlarından korkuyorum. Allak bullak olmuş ruhum üzerinde etkide bulunabilecek en önemsiz olayın düşüncesi bile beni tir tir titretiyor. Beni asıl korkutan, tehlikenin kendisinden çok doğuracağı sonuç: yani, dehşet. İçine yuvarlandığım bu acınası, bu perişan durumda, adına KORKU denen o acımasız hayaletle giriştiğim mücadelede hayata ve akla veda edeceğim günün er geç geleceğini biliyorum."
Günümüzün popüler psikologları sürekli "sorumluluk almaktan" söz ederler, ama bu yalnızca lafta kalır: insanın kendi yaşam planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip olmak olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir.
Bir düşün en önemli niteliği taşıdığı duygudur ve bu düş zararsız içeriğine karşın dehşet doluydu: Carlos'u uyandırmış ve onu saatlerce
kaygılar içinde bırakmıştı.
İnsan ancak bir içgörüyü kemiklerinde hissettiği zaman ona sahip
olur. Ancak o zaman insan o içgörüyle hareket edip değişebilir.
Günümüzün popüler psikologları sürekli --sorumluluk almaktan--
söz ederler, ama bu yalnızca lafta kalır: insanın kendi yaşam
planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip
olmak olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir. Bu bakımdan, terapide
sorun daima insanın kendisi hakkındaki bir gerçeği akıl düzeyinde
etkisiz biçimde kavramasından, o gerçeği duygusal düzeyde
yaşamasına nasıl geçileceğidir. Terapi ancak derin duyguları seferber edebildiği zaman değişim için güçlü bir etken haline gelir.