İnsan ancak bir içgörüyü kemiklerinde hissettiği zaman ona sahip
olur. Ancak o zaman insan o içgörüyle hareket edip değişebilir.
Günümüzün popüler psikologları sürekli --sorumluluk almaktan--
söz ederler, ama bu yalnızca lafta kalır: insanın kendi yaşam
planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip
olmak olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir. Bu bakımdan, terapide
sorun daima insanın kendisi hakkındaki bir gerçeği akıl düzeyinde
etkisiz biçimde kavramasından, o gerçeği duygusal düzeyde
yaşamasına nasıl geçileceğidir. Terapi ancak derin duyguları seferber edebildiği zaman değişim için güçlü bir etken haline gelir.