"O gün, o gece yaşadıklarımı anlatmak benim için gerçekten çok zor doktor... Çünkü düşündükçe aklımdan bir parçayı daha yitirdiğimi hissediyorum. Cesur biri sayılmam belki ama inanın, olanların cesaretle yakından uzaktan ilgisi yok. Şu anda benim yerime, dünya tarihinde cesareti ile kendinden söz ettirmiş savaşçı, komutan, kral ya da her kimse artık, birini de koysanız, onların da ruh halinin benimkinden farklı olacağını düşünmüyorum. İnsanoğlu korkabilir ve bundan daha doğal bir şey yok. Ancak aklını, daha da kötüsü ruhunu yitirme derecesinde korkmak... İşte bu en kötüsü olsa gerek. Bilinmeyen korkusu en korkuncudur derler. Koca bir yalan! Siz hiç varlığına inanmadığınız bir şey ile karşı karşıya geldiniz mi!?! O kadar hazırlıksız oluyor ki insan, o kadar çaresiz kalıyor ki... Dost meclislerinde hakkında şakalar yapıyorsunuz, bunu yaşadığını iddia eden insanlarla ve anlatılan hikayelerle alay ediyorsunuz... Ve 'O' bir gün karşınıza çıkıyor; size iğne gibi sivri ve bıçak kadar keskin dişleri ile gülümsüyor!.. Sizinle dalga geçme sırası 'O'na geldiğinde hissettiğiniz çaresizlik anlatılamaz! Beni neden konuşturuyorsunuz ki? Nedir bunun amacı? Ben size unutmak istediğimi söylemedim mi? Beni delirtmeye mi çalışıyorsunuz? Bu gece yine uyku yok bana, rüyalarımın yerini yine kabuslar alacak. 'O'nu yine göreceğim, yine hissedeceğim , yine bana dokunacak... O gözler, o dehşet! Allahım! Allahım! Hayır! Hayır! Tekrar olmasın, HAYIR!!!"
Sayfa 55 - Konuşmayanlar - Umut DülgerKitabı okudu
Günümüzün popüler psikologları sürekli sorumluluk almaktan söz ederler, ama bu yalnızca lafta kalır. İnsanın kendi yaşam planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip olması olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir. Bu bakımdan; terapide sorun daima insanın kendisi hakkındaki bir gerçeği, akıl düzeyinde etkisiz biçimde kavramasından, o gerçeği duygusal düzeyde yaşamasına nasıl geçeceğidir. Terapi ancak derin duyguları seferber edebildiği zaman değişim için güçlü bir etken haline gelir.
Reklam
Metzengerstein
Pestis eram vivus – moriens tua mors ero. – MARTIN LUTHER* Dehşet ve felaket bütün çağlarda kol gezmiştir. Öyleyse, anlattığım öykü için bir tarih vermek neye yarar? Sözünü ettiğim zamanda Macaristan’ın iç bölgelerinde ruh göçü öğretilerine duyulan gizli ama kökleşmiş bir inancın var olduğunu söylemem yeterlidir. Bu öğretilerin
Sayfa 65 - İletişim Yayınları 2174 • İletişim Klasikleri 86 • 1. BASKI 2015 - Dehşet Öyküleri - A Tale In Imitation of the German / Saturday Courier 14 Ocak 1832
Burada iş güç olmadığı için etrafıma dikkat ettim ve dehşet içinde kaldım. Erkekler belki mühendis, belki doktor, belki avukat veya muallim olmuşlardı, fakat bunu bir fikir ihtiyacı olarak değil, karnını iyi doyurmak, iyi giyinmek, güzel karı alabilmek için yapmışlardı. Yani dimağ gibi en asil uzuvlarını midelerine ve tenasül cihazlarına uşak olarak kullanıyorlardı.
Sayfa 172 - Bir Skandal adlı öyküsünden
Insanın kendi yaşam planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip olmak olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir.
Reklam
153 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.