BU HOCA YENİLMEZ; ÖLDÜRÜN, KURTULUN!..
Harp meydanında, ateş hattında, kurşun yağmuru altında bir mücahid, ne kadar fedâkâr ve fedâi ise Mustafa Sabri Efendi'de, öyleydi. o kadar samimîydi. Bir gün kendileri anlatmışlardı: - "Hüseyin Cahid bir makale yazdı; yazısını ölçüsüz buldum. Kimse cevap yazmadı. "Cüretli Bir Dekadan" ünvanıyla cevap yazdım; o da karşılık verdi, mücadele devam etti. Sonunda cevap vermekten aciz kaldı. "Hoca beni tehdit ediyor; milleti benim aleyhime sürüyor." demek zorunda kaldı. Halbuki ben fikre, fikirle karşılık veriyordum. O günlerde, İT'lar bir arada otururlarken Yakup Kadri Karaosmanoğlu demiş ki: "Hüseyin Cahid, bu hocanın önüne geçemezsin. Öldürün kurtulun... Bunlar parazittir, fitnedir, ancak öldürerek bu iş hallolur. Bu hoca yenilmez..." Bu haber kulağıma gelince, tekrar bir makale yazdım: - "Yakup Kadri Bey'in sözü, fakir için bir iltifattır. Bu hoca yenilmez, öldürün demiş... Söylemek isterim ki, yenilmeyen âciz şahsım değildir, Hak'tır. Ben, yenilmesi mümkün olmayan Hak'kı tuttuğum için, Allah'ın izniyle yenilmiyorum. Allah benimle... Siz de Hak'kı tutun, siz de yenilmeyin. Sizler bâtılı tuttuğunuz için yeniliyorsunuz..."
Sayfa 106 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Bu Hocayı Öldürün, Kurtulun!, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Savaş Türklerin tam zaferiyle bitmiş, fakat Gazi Murad Beğ şehit olmuştu (27 Ağustos 1389). Onun babası Orhan Beğ, dedesi Osman Beğ, dedesinin babası Ertuğrul Beğ hep gazi idiler. Kendisi ise şehitlik rütbesine kavuşmak suretiyle atalarını geride bırakıyordu.
Reklam
Mizahşör emiceler
"(...)Hüseyin Efendi: "İhsan Efendi! Tuhaf değil mi? Benim sakalım bembeyaz, saçlarım siyah; senin ise başın oldukça ağarmış, sakalın siyah" deyince; İhsan Efendi: "Bunda şaşılacak bir şey yok Hüseyin Efendi! Senin çenen çalışıyor, benim de kafam. Tabii yorulan yerde saçlar ağarmaya mahkûmdur" diyerek hoş bir lâtife yapmıştı."
Sayfa 91 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
Heryer domuz
Bugün ülkemizde ne acıdır ki 80'nin üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir. Ülke coğrafyasında dağı- lımı ise şöyle: Eskişehir, Çorum, Kastamonu, Manisa, Isparta, Kayseri, Mersin, Bilecik, Erzincan, Adana, Denizli, Bursa (Karacabey, Ertuğrul Köy, Hançerli Köy, Çınarlı Köy) Burdur, Gökçeada, İzmir (Menemen. Kısıklı Köyü) Balıkesir, Afyon (Emirdağ), Kütahya, İstanbul (Arnavutköy, Ayazağa, Acımaşlı Köyü, Habibler, Kemerburgaz, Beykoz, Terkos, Cendere, Halkalı, Polonezköy, Zeytinburnu) Çorlu v.s.
Mustafa Sâdıkur (Şair)
Akif Bey'in sevdiği muharrirlerden olan Mustafa Sadıkur Rafiye de Taha Hüseyin gibi modernistler demişler ki: "Üstat siz çok yükseklerde uçuyorsunuz, üslup ve ifadenizi gençlik anlamıyor. Biraz okuyucunun seviyesizine inseniz!" Üstat Rafi'nin onlara bir cevabı var, eminim Akif Bey de olsaydı böyle söylerdi. Demiş ki: "Yahu ben yerlerde, topraklarda sürünen, cemiyeti biraz yükselsin, nefes alsın, ciğerlerine biraz temiz hava girsin diye semalara, gökdere çıkarmak istiyorum. Siz tavuklarla kartalları bir tutmak, kartalları da tavukların yanına indirmek istiyorsunuz. Ben hepsini Kartal yapmak istiyorum."
Şair Farazdak
insanların kalpleri Hüseyin'den yana atıyordu ancak; kılıçları Hüseyin'e karşı kalktı" ve fitneler de böylece sona erdi! Hâbil bir kez daha öldü, vicdan bir kez daha çarmıha gerildi, melekler bir kez daha haklı çıktı.
Reklam
Hüseyin...
Fatima'nın evinden bir adam çıkar. Yalnız ve kimsesizdir! Bomboştur elleri! Karanlığa ve zulme karşı yürüyüşe geçmiştir. Ölümden başka bir silahı yoktur! Ancak o; ‘güzel ölme sanatı'nı yaşamdan iyi öğrenmiş bir ailenin çocuğudur.
Ertuğrul elbise değiştirip geldi. O düşü şeyh hz anlattı. Dedi ki: Ey şeyh! Senin koynundan bir ay doğar. Gelir benim koynuma girer, kalır. Sonra göbeğinden bir ağaç biter. Gölgesi alemi tutar. Bölgesinin altında dağlar olur. Dibinde sular ve ırmaklar çıkar. Bu sulardan kimi içer, kimi bağlar., bahçeler sular ve çeşmeler akıtır. O uykudan uyandım. Düşün budur. Tabirini buyrun dedi..
Erzurum
Bazıları Erzulum da derler. Azerbaycan civarında geniş bir eyalettir. Bazı tarihlerde Nûşirevân-ı Âdil tarafından kurulmuş denirse de doğrusu Akçakoyunlu padişahlarından "Gündüzbay oğlu Soktaroğlu Erzenbay" tarafından yapıldığıdır. Ataları "Mâhân" ülkesinden gelip Van Gölü kıyısında Ahlat Kalesi'ni yaparak orada oturdular. Hâlâ Erzenbay'ın bütün ataları Ahlat'ta gömülüdür. Osmanlı Hanedanı'nın yüce ataları Ertuğrul ve Süleymanşah bu Ahlat'taki padişahlar neslindendir. Sonra bu Erzurum şehri ve Azerbaycan, Uzun Hasan'ın elini girip o da sağlamlığı meşhur olan "Hasan Kalesi"ni yaptırmıştır.
Sayfa 252
Kader torbasına elim uzattım Tecelli kâğıdım karalı çıktı Ömür defterine bir yol göz attım Dertlerim içinde sıralı çıktı Uğradığım pınar baştan kuruyor Kader lamba yakmış beni arıyor Kime iyilik etsem bir taş vuruyor Dostum düşman oldu ileri çıktı Ali İzzet Özkan
Sayfa 175 - SancakKitabı okudu
112 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.