Nabokov
Dünya edebiyatının en büyük aşk öykülerinden olmakla birlikte, Anna Karenin elbette ki yalnızca bir ‘sergüzeşt’ romanı değildir. Ahlaki sorunlarla derinden ilgilenen Tolstoy, insanlığın tümüne her zaman önemli gelmiş meselelerle ilgileniyordu herşeyden önce. Anna Karenin’de de romanı şöyle bir okuyup geçen okurun farkına varamayabileceği ahlaki bir sorun yatmaktadır temelde. Bu ahlak dersi, Anna’nın kurduğu evlilik dışı ilişkinin bedelini ödemesi değildir elbette.
"Sorun şudur; memlekette yuva kurmaya en çok hakkı olan, ahlâkî olgunluğa sahip, fikri sorumluluk sahibi, ahlâkî ve insanî değerlerle donanmış, şuur ve bilinç açısından yüksek bir mertebeye ulaşmış kız ve erkeklerin evlilik, eş seçimi, eşini tanıma ve seçme şansı diğerlerine göre daha azdır. Evlilik ve yuva kurma açısından en yetkin ve en iyi kızlar en meçhul ve en tanınmayan kızlardır. Aile kurmak ve eş seçmek için en layık erkekler, yuva kurmaya ve eş seçmeye imkânı ve şansı en az olan erkeklerdir. Bu durum bize çok büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Özellikle bu kesim, fikri açıdan kendisine karşı en çok sorumlu olduğumuz kesimdir."
Sayfa 263 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
Reklam
BİR OTUN İÇ ORGANLARI
Yüz kişi açlıktan ölse, popüler kültür bunu göstermez, fakat bir otun iç organlarını milyonlara gösterir. Popüler kültür, vatanını işgalcilerin elinden kurtarmak için hayatını verene " terörist" der; bir kediyi düştüğü çukurdan çıkarana "kahraman." Popüler kültürde, "yolunda giden şeylerin" haber değeri yoktur. Dikkat edin; mutlu evlilik sürenlerin haberi yapılmıyor da, ancak boşananların, her hafta " sevgili" değiştirenlerin haberi yapılıyor. Popüler kültürün ahlâkı yoktur. Ve bizim de kendisi gibi olmamızı ister.
Eğer sadece aşk üzerine kurulu evlilik ahlaki ise, sadece aşkın devam ettiği evlilik ahlaki demektir. Ama bireysel cinsel aşk nöbetinin süresi, kişiden kişiye çok değişir; özellikle erkeklerde; ve aşkın tamamen tükenmesi, ya da yeni bir aşk tutkusuyla yitirilmesi boşanmayı, toplum için olduğu gibi, iki taraf için de iyi bir iş haline getirir.
Sayfa 118 - Sol Yayınları
Bir vejetaryen ya da bir feminist için politik, kişisel, varoluşsal ve ahlaki açıdan önemli olan şeyler diğerleri için bir akşam yemeği eğlencesi haline gelir. Değersizleştirmeden sonra sıra, konunun meşruiyetine gelir. Bir feminist, mutlaka adamın “Eşim eziliyormuş gibi mi görünüyor?” ya da kadının “Ben eziliyormuş gibi mi gö­rünüyorum?” diye soracağı saf bir çiftle karşılaşacaktır. Tahakkümün feminist çözümlemesindeki derinliğe yöneltilen gerçek bir merak yoktur. Benzer bir şekilde vejetaryenler şununla karşılaşır: “Etçil hayvanları da vejetaryen yapmak ister miydin? Ya kendi köpeğini? Ya bizim kedimizi?” İki durumda da reformcu, analizi ya da dönüşümü fazla ileri götürecek ve oturmuş ilişkilerin (bir evlilik, etçil bir hayvan vs.) kutsal doğasına müdahale edecekmiş gibi gösterilir.
1. Bir kadına, sevdiğim ve hoşlandığım için sarılırım, yoksa nikah cüzdanım olduğu için ya da cinsel aç dolaşıp durduğum için değil. 2. Senin "Tanrı" diye adlandırdığın şeyin, gerçekten var olduğunu biliyorum; ama senin sandığından başka türlü: Uzaylarda kozmik enerji olarak, bedende sevgi olarak, senin dürüstlüğün olarak ve kendi
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.