"Theoden yavaşça tahtından indi. Divanhanede yeniden soluk bir ışık belirmeye başladı. Kadın aceleyle kralın yanına gidip koluna girdi; yaşlı adam sendeleyen adımlarla yükseltiden indi ve yavaş yavaş divanhaneden geçti. Solucandil hala yerde yatıyordu. Kapılara vardılar; Gandalf kapıları çaldı."
"Açın! diye bağırdı. "Yurt
Beşerî Şef ellerini çırptı:
- Aferin Yalman! Zaten senin zekânı 1954 seçimlerinde anlamıştım. O zaman da bana hücum ediyor gibi yaparak Demokrat Parti'nin kanına nasıl girmiştin, değil mi?
- Evet aziz şefim! DP'lilerin, milleti mahva götürdüklerini sezmiştim. Kore'ye asker yollayıp Çin gibi büyük bir milletle savaşı göze almak için bunların mutlaka mürteci, faşist, ırkçı ve Turancı olmaları lâzımdı. Niyetleri Kore'den yürüyerek Mançurya ve Moğolistan yolu ile Türkistan'a inmek, büyük dostumuz Rusya'yı arkadan vurmak ve Turan İmparatorluğunu yeniden kurmaktı. Zaten 4500 kişilik bir tugay göndereceğiz diye milleti kandırarak oraya 5200 kişi göndermeleri de istilâcı ve emperyalist politikalarını gösterir. Kuzey Korelilerle Çinlilerin kahramanca müdafaaları olmasaydı bu emperyalistler mutlaka Asya'yı zaptedeceklerdi. Ben onları oyalayarak Halk Partisi'nin nihaî zaferini sağlamak için mahsus aralarına karıştım. İçyüzlerini öğrendim. Allah'a şükür ki, artık karanlık günler geçti. Cihana bir medeniyet örneği vermek üzereyiz. Mademki Beşeristan olacağız, beşerin her şubesi bu büyük devrimden faydalanmalıdır. Doğu illerimizde bir Ermeni yurdu kurarak bu sevimli milleti sevindirmek ve Ayasofya müzesini de Patrik Hazretlerine vererek yeniden Bizans kilisesi yapmak bütün dünyanın ve hıristiyanlık âleminin sevgisini üzerimize toplayacaktır. Herhalde Paşa Hazretleri de bu hizmetimizden dolayı bizi takdis eder.
Bir anne kızgınlık anında çocuğunu, "Geri zekâlı mısın sen!" diye aşağılasa, bu sözü işiten çocuk daha çok gülmeye ve yılışmaya başlar. Aslında bu bir çocukluk dramıdır.
Zira burada çocuk, annesinin kendisine hakaret ettiğini düşünmez, kendisinin aslında gerçekten geri zekâlı olduğuna inanır. Ve bu haliyle kendisini annesine sevdirmek için ekstra bir 'sevimlilik' cabasına girişir, daha çok hoplar, daha çok zıplar, dil çıkarır, güler... Bu durum çocuk açısından kendini sevdirme çabası olsa da yetişkinler çoğu zaman bunu çocuğun şımarması olarak yorumlar.
Kırk sayısının gizemi nereden geliyor?
Hemen hemen bütün kültürler sayılarla ilgilenmiş, hatta sayıların
yaşamdaki rollerini biraz da abartmişlardır. Filozoflar da her şeyi sayı ite
açıklamaya çalışmışlar, sayıların gizli, ahlaki ve sembolik güçleri olduğunu,
alemin bile belirii sayısal ilişkilere göre yaratıldığını ileri sürmüşlerdir.
‘ 1 ’
ben çok deniz oluştum canım
çok sandallar yüzdü kuytularımda
ama ben hiç bir denizde yüzmedim
hiç bir güneşte oturup bacaklarımı yakmadım
yüzmeyi bilmem
denizi sevmem. çünki yüzmeyi bilmem
sağ bacağım topaldır benim ve incelmiştir
onunçin incedir yüreğim
onunçin aksarım hayata ve denize
yeryüzünün güneş renkli mayosu bile
giyince sırıtır bacaklarımda
İmam ve İslam bir iyilik davetidir. Bu iyilik bazen güzel ahlak, erdem, fazilet olur; bazen hayır-hasenat, sadaka-zekat olur; bazen tebessüm ve kucaklama, tatlı söz ve güler yüz olur. Adı ve şekli değişebilir ama önemi ve değeri asla değişmez."
Sayfa 8 - Diyanet işleri başkanlığı yayınlarıKitabı okudu