Mavi Kavanozun Gizemi
Amcasıyla yemek salonuna geçti. Dolu bir yemek masasında ihtiyar adama bütün öyküyü anlattı. "onlara ne olduğunu Allah bilir," diye bitirdi öyküsünü. Amcası bir kalp krizi geçirmenin eşiğindeydi. Sonunda, "Kavanoz", dedi. "Mavi kavanoz! Ona ne oldu?" Jack amcasına önce anlamayarak baktı, ama sonra sözcüklerin bir anda kafasına hücum etmesiyle birlikte anlamaya başladı. İhtiyar adamın ağzından kelimeler sel gibi akıyordu. "Ming, eşsiz koleksiyonumun yıldızı, en an on bin sterlin eder. Amerikalı milyarder Hoggenheimer'dan teklif aldım. Dünyada bir eşi daha yok. Kahretsin, MAVİ KAVONOZUMU ne yaptın?" Jack yemek salonundan dışarı fırladı. Lavington'ı bulmalıydı. Resepsiyondaki genç kadın onu soğuk bakışlarla süzdü. " Dr. Lavington dün gece geç saatte arabayla otelden ayrıldı. Size de not bıraktı. " Jack zarfı yırttı. Mesaj kıza ve özdü. SEVGİLİ GENÇ DOSTUM. Doğaüstü günün etkisi geçti mi? Pek sanmam; özellikle yeni bilimsel dille aldatılmışken. Felise'ten, hasta babasından ve benden sana en içten selamlar. On iki saatlik bir avansımız var, bu da bize bol bol yeter sanırım. Saygılarımla, AMBROSE LAVİNGTON, Ruh doktoru.
Sayfa 141Kitabı okudu
"Hemşire Sanchez," dedi gizemli bir şekilde ona doğru eğilerek, "Size güvene bilir miyim?" "Elbette ki!" dedi Sanchez. Heyecanlanmış (bir sırrı paylaşacağı için), gururlanmış (karşısındaki kadın ona güvendiği için) ve biraz da alınmıştı (öyle bir soruya gerek duyduğu için).
Reklam
"İyi misin sen?" diye sordu Harlowe boğuk bir sesle. "Evet," Freya kafa salladı. "Evet, teşekkürler." Dük bir kahkaha attı. "Bir şey değil. Gerçekten de yere atlamayı mı düşünüyordun?" Freya onun yüzüne görünebilmek için gövdesini hafifçe döndürdü. Adam sanki onun beklenmedik bir şey yaptığını düşünürmüş gibi tuhaf bir ifade takınmıştı. "Evet. Ürkmüş bir atın üstünde olsan sen ne yapardın?" "Onu kontrol altına alana dek dizlerimi gövdesine bastırırdım." Freya bir kolunu kaldırdı. "Peki ata yan bindiğin için iki dizin de tek tarafa bakıyorsa ve bu yüzden düşmek üzereysen?" Harlowe ona bakıp kaşlarını çattı. "Atlardım." "Kesinlikle." "Benden üstün olan mantığına şapka çıkartıyorum." dedi Harlowe.
Sayfa 276Kitabı okudu
Yaşamın değerinin, yaşamın gizemli olasılıklarından; tanımadığım bir bireyle konuşurken başıma gelecekleri hiçbir zaman bilemeyişimden geldiğini hayal etmiştim.
Sayfa 57 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Genç Adam: Efendi nedir? Ya da basitçe söylemek gerekirse, Vicdan nedir? Açıklar mısın? Yaşlı Adam: İnsanın içinde konaklayan gizemli otokrattır. Arzularını tatmin etmesi için kişiyi zorlar. Ona Ana İhtiras da denebilir. Yani Kendini Onaylama için hissedilen açlık. Genç Adam: O, nerede bulunuyor? Yaşlı Adam: İnsanın ahlaki bünyesinde. Genç Adam: Onun emirleri, insanlığın iyiliği için mi? Yaşlı Adam: İnsanın iyiliğine kayıtsızdır. Kendi arzularını tatmin etmek dışında, hiç bir şeyle ilgilenmez. İnsanın iyiliğine olacak şeyleri tercih etme konusunda eğitilebilir. Fakat onları yalnızca diğer şeylerden daha tatmin edici oldukları için tercih edeceklerdir.
Sayfa 123 - Dedalus KitapKitabı okudu
Yazar G. Spruill, Janus Denklemi adlı romanında zaman yolculuğu ile ilgili sinir bozucu sorulardan birini ele almaktadır. Hikayede zamanda yolculuğun gizemini keşfetmeye çalışan yetenekli bir matematikçi gizemli ve güzel bir kadınla tanışır ve kadının geçmişi hakkında hiçbir şey bilmemesine karşın birbirlerine aşık olurlar. Adam, kadının gerçek kimliğini merak etmeye başlar. Sonunda, kadının bir zamanlar görünüşünü değiştirmek için plastik ameliyat geçirdiğini öğrenir. Bir de cinsiyet değişimi ameliyatı geçirmiştir. En sonunda o "kadın"ın aslında kendisi olduğunu fakat gelecekten geldiğini keşfeder. Yani, kendi kendisi ile aşk yaşamıştır. Okur, eğer bir çocukları olsaydı ne olacağını düşünür durumda bırakılır. Ya bu çocuk geçmişe gitse, büyüyüp hikayenin başındaki matematikçi olsa, bu durumda kendi kendinizin annesi, babası ve kızı olmanız mümkün müdür?
Sayfa 242
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.