Çin’deki, Meksika’daki okurlar dahil, genelde insanların İstanbul Hatırası’na “bir şehrin hikâyesini tanımak” olarak baktığını fark ettim. Bence roman biraz bununla ilgilidir ve bir şehri anlatır. Her ne kadar Cervantes Don Kişot‘ta bir şehri anlatmıyorsa da, aşağı yukarı her yazarın bir şehri olduğunu ve romanlarında onu anlattığını düşünüyorum. Paris’i, Londra’yı Dublin’i, Moskova’yı, St. Petersburg‘u, Kahire’yi anlatan yazarlar var. İstanbul Hatırası’na başlarken kafamda, “Bir şehri roman kahramanı haline nasıl getirebilirim?” sorusu vardı.
Olmak istenen şey çok, olmuş gibi görünmek istenen şey çok, hissedilen şey çok, hissetmiş gibi görünmek istenen şey çok. Bugünün endüstriyel kültürü tüm o talepleri anında karşılamak iddiası üzerine kurulu bir ağ.