"Hayatımın üzerinde düşünmeye başlamıştım. Bütün iradem, bütün gayretim bir daha o eski sükuneti bana iade ettirmedi. Gündelik hayatımla arama yaşanmamış rüyaların azabı girmişti. Hayat oyununu en büyük ciddiyetle oynamaya hazırlandığım bir anda geçmiş yıllar, karşıma dikiliyor ve benden hesabını soruyordu. O günden sonra artık bir an bile yalnız değildim, soframda, yatağımda, çalışma masamda bir misafir, dişleri hiddet ve kinden kısık, gözlerinde boşa gitmiş bir ömrün bütün bıkkınlığı toplanan bir zavallı vardı ve bana pişmanlığın şuuruyla kısılmış sesi durmadan fısıldıyordu: "Ömrünü, ömrünü ne yaptın?" Ve ben bütün uzviyetimde bir yılan gibi gezen bu zehirli sesin tenbihi altında yapacağımı unutuyor, anı ve mekanı unutuyor, başta kendim olmak üzere her şeyden, yaşanmış ömrümden, gelecek senelerimden, bütün etrafımdan nefret ediyor, kaçmak, kaybolmak, kurtulmak istiyordum."
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
Dalkavuklar Gecesi Eserinin Dili Eserin dili son derece tabiidir. Sade ve akıcı bir tahkiye üslubu kullanılmış, diyaloglara da bolca yer verilmiştir. Esasen bol diyaloglu tahkiye üslubu, Atsız'ın bütün romanlarında görülen bir özelliktir. Onun bütün romanlarında görülen başka bir özellik de şiiri kullanmasıdır. Z Vitamini hariç bütün
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
1960 ve 1970'lerdeki kalem kavgaları: 1960'ların başında Atsız Orkun'da ve Millî Yol'da yazmaktadır. Bedii Faik'in 18 Şubat 1962 tarihli Dünya gazetesinde, 1944 olaylarından bahsederek Atsız ve arkadaşlarını Naziler safında savaşmak üzere hükümeti ele geçirmekle suçlaması üzerine Millî Yol'un 6. sayısında (2 Mart
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Reklam
Sana müthiş bir sır vereyim mi? Haydi vereyim: Ben Kürşad'ı roman olarak yazıyorum. Beni buna sevk eden de Tahsin Demiray oldu. Benden Ateş Çocukları diye ortamektepler talebesi için çıkarttığı haftalığa milli mevzulu hikâye veya roman istemişti. Söz vermiştim. Bu sefer beni sıkıştırınca kaleme sarıldım. Her ne kadar ortamektep çocukları için yazılıyorsa da bizim münevverler de ortamektep seviyesinde olduğu için tam edebi bir roman yazıyorum demektir. Romanın adı Bozkurtların Ölümü'dür. Senin gibi tarihi tahrif etmeyerek yazıyorum. Senin berbat ettiğin Kürşad'ın şerefini de iade edeceğim. Biliyorsun ki ben şimdiye kadar hayatımda yalnız dört tane hikâye yazdım. Roman hiç yazmadım. Bu ilk kalem tecrübemdir. Bununla beraber Kürşad'ın aşkıyla muvaffak olacağım. Sen belki beğenmeyeceksin. Çünkü Kürşad orada bir sınıfı temsil etmeyecek. Roman ve temaşa işlerini iyi bilen Nihat Sami [Banarlı] romanın başlarını okudu, beğendi. İleride kitap şeklinde çıkınca sana gönderirim.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler I. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1000 Temel Eser dizisinden çıkmış, 1971'de İstanbul'da Millî Eğitim Basımevi'nde basılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nden seçilmiş ve bugünün Türkçesine çevrilmiş parçalardan meydana gelen bir eserdir; bu ciltteki seçmeler 308 sayfadır.
Porno
Becerebileceğim kadar sade ve herkesin anlayabileceği şekilde anlatmaya çalışayım: "Her memeli gibi insan beyninin derinliklerinde de "ödül yolu" (Reward Pathway) 258 olarak adlandırılan bir merkez vardır. Ödül yollarının görevi; kişi mutlu olduğu bir şey yapınca beyne "zevk" kimyasalları salgılayarak kişiyi ödüllendirmektir. Böylece beyin, hem insanın 'neden mutlu olduğunun kaydını tutmuş olur hem de bu kimyasallar beyne, bundan mutlu oluyorum, yeniden isterim, beni acı veren, riskli, tehlikeli alanlara değil bu alana yönlendir' diyerek kişiye yön verme vazifesini görür. İnsanın neslini koruması, insanlığın en temel güdüsü olduğu için olsa gerek, vücut tarafından en çok ödüllendirilen (dopamin salgılanan) eylemlerden biri de cinselliktir Sorun şu ki, beyin aldatılabilir. Özellikle bağımlılık yapan uyuşturucu nitelikli maddeler, beyne "sahte sinyaller" gönderirler. Beyin, sahte ile gerçek sinyal arasındaki (mutluluk veren gerçek olay ile uyuşturucunun verdiği mutluluk arasındaki veya ilişki ile mastürbasyon arasındaki) farkı hissedemediğinden ödül merkezi sahte sinyallerle de harekete geçebilir. Olay sahte bile olsa "dopamin", mutluluk hormonu (seretonin) sonrasında serbest bırakılır. Biriken dopamin kişiye "ben bunu sevdim, yeniden isterim" dedirtir. Dopamin miktarı fazlalaştıkça "yeniden isterim" baskısı da artar.
1950-1960 YILLARI ARASI. 1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
170 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.