Halkımız içinde bir zümre var ki yalnız "bilmediğini bilmez", bundan başka her şeyi bilmek iddiasındadır. Hekim değildir, lakin hekimleri küçümser, önüne gelene ilaç tavsiye eder. Evlenmesini asla bilmemiş, içi dışı çirkin bir karı almıştır; böyleyken her gence evlenme usulü öğretir. Birçok para harcayarak yaptırdığı ev ahıra benzer, mamafih Mimar Sinan'ı bile beğenmez...
Sayfa 107Kitabı okudu
" Kültürümüz elden gidiyordu, ona sahip çıkmalıydık. Ömründe hiç Itrî yahut Dede Efendi dinlememiş, Mimar Sinan'ın herhangi bir eserine şöyle bir kere olsun alıcı gözle bakmamış, Fuzûlî'nin tek mısraını bile ezbere okuyamayan ağabeyler "Sinan'lar, Dede Efendi'ler, Fuzûlī'ler, milli kültürümüz, mefahirimiz..." diye söze başlar, hamasi nutuklar atarlardı. Tamam da, bu büyük sanatkârlara bu muhteşem eserleri yaptıran güç nasıl bir güçtü? O ölçülere nasıl ulaşmışlardı? Eserlerini verirken hangi dünya görüşüne dayanmış, hangi estetik ölçüleri uygulamışlardı? Bana Mimar Sinan'dan şu somut yapılar dışında kalan ne? Kısacası, demir leblebi cinsinden bir yığın soru..."
Reklam
Pasteur yüz binlerce insanın hayatını kurtaracak olan kuduz aşısını bulduğunda altmış yaşını aşmıştı. Mimar Sinan, Süleymaniye Camiini bitirdiğinde yetmişinden fazlaydı. Selimiye Camiini tamamladığında ise seksen altı olmuştu... Galileo, Ay’ın günlük ve aylık çizimlerini yaparken yetmiş üç yaşındaydı... Charlie Chaplin, yetmiş altı yaşında film yönetmenliği yaparak hâlâ işinin başındaydı... Goethe, en büyük eseri Fausfu ölümünden bir yıl önce, yani seksen iki yaşında bitirmişti.
Şaban'a selam olsun:D
Müfettiş, — İstanbul'u kim fethetti? diye sormuş. Ben ezberlediğim cevap sırasına göre, — Babam... dedim. Müfettişin, soruların sırasını değiştireceğini önceden hiç düşünmemiştim. Müfettiş ayağını yere vurup bağırdı: — İstanbul'u kim fethetti, diye soruyorum. — Babam, efendim. — Senin baban kim?... — Mimar Sinan. — Ağzından çıkanı duymuyor musun oğlum. Babanı soruyorum, Mimar Sinan diyorsun. İşte ancak o zaman kırdığım potu anlayabildim! Ama heyecandan, Müfettişin de bağırmasından öyle şaşırmıştım ki, bitürlü kendimi toparlayamıyordum. — Peki, Mimar Sinan ne yaptı? Artık büsbütün şaşırmıştım. O şaşkınlıkla, — İstanbul’u fethetti efendim... diye bağırdım. — Kim? Sözde yanlışımı düzeltmek için, — Mimar Süleyman... dedim. — Süleymaniye Camisini kim yaptı öyleyse? — Sultan Sinan Fatih... Kelimeleri birbirine karıştırdığımı sezinliyordum ama, artık toparlananııyordum. Müfettiş öyle kızmıştı ki, kızgınlıkla o da şaşırıp, — Oğlum, dedi. Amerika’yı yapan Mimar Sultan Mehmet’tir, Süleymaniye Camisini de keşfeden Fatih Sinan'dır.
Bakın Mimar Sinan var ya, 375 civarında eser bıraktığı söylenir günümüze. Mimari alanındaki yeteneğini düşünün. Bugün doğsa, şu anki eğitim sistemine girse, yeminle KPSS'ye hazırlanıp, devlette işe girmek için partilerde tanıdık torpil aranıyordu. Ruhunu bitirmiştik adamın.
Sayfa 143 - Elma YayıneviKitabı okuyor
Mimar Sinan
"Yalnız şunu unutmayın ki şehirler de insanlar gibidir. Öyleyse sadece taştan ve ahşaptan yahut sokaktan ve abideden müteşekkil değiller. Onların da yüreği, beyni, midesi, ciğerleri var. Onlar da yaralanır ve kanar. Yapılan her gayrimeşru bina İstanbulun kalbine çakılmış bir çividir. Her yangın ciğerlerine is doldurur. Bir şehre, tıpkı bir masuma merhamet ettiğiniz gibi acıyabilmeniz lazım. Yoksa dengeli kararlar alamayız. Herkes her yere inşaat kondurmak isteyebilir ama bu İstanbulu üzer, incitir, bitirir. Buna hakkımız var mı? Şehirlerin dertlerini anlatmaya dilleri yok. Seslerini biz duymasak kimse duymaz. Allah muvazenenizi daim kılsın." Naçiz Saray Mimarlarının Başı, Marangozlar Piri Habib-i Neccarın çırağı Fakir Sinan
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.