XIX.asrın sonu ve XX.asrın başında bu iki ülke(Japonya-Osmanlı) benzer ve kıyaslanabilir durum arz ediyorlardı.İkisi de gelişmişlik bakımından birbirine yakın ve hem imtiyaz hem de yük olabilecek muhteşem tarihe sahiptiler.Tek kelimeyle bu ikili gelecek için hemen hemen aynı fırsatlara sahipti. Ondan sonra iki ülkede de bilinen reformlar gerçekleşti.Başkasının değil kendi hayatını yaşamak için Japonya ilerlemeyi ve geleneği birleştirmeye çalıştı.Türkiye ile alakalı olarak,onun modernistleri tam tersi bir yol seçmişlerdi.Bugün Türkiye üçüncü sınıf bir ülke,Japonya ise dünya milletlerin zirvesine çıkmıştır.
Bütün Alıntılar
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları, aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman- ları farklı olsa dahi... 7 Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk- mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir. 15 "Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... " Ludwig
Reklam
Öyle reformlar vardır ki içinden bir milletin bilgeliği ortaya çıkarken, diğer taraftan ihanetlerin en büyüğünü barındıranlar da vardır. Yakın tarihimizde Japonya ve Türkiye örnekleri bu hususta klasik durum arz eder. 19. asrın sonu ve 20. asrın başında bu iki ülke benzer ve kıyaslanabilir bir durum arz ediyorlardı. İkisi de eski imparatorluk, kendine ait yapıları ve tarih içinde kendi yerleri belli olan ülkelerdi. İkisi de gelişmişlik bakımından birbirlerine yakın ve hem imtiyaz hem de yük alabilecek muhteşem tarihe sahip idiler. Tek kelimeyle bu ikili gelecek için hemen hemen aynı fırsatlara sahipti. Ondan sonra iki ülkede de bilinen reformlar gerçekleşti. Başkasının değil, kendi hayatını yaşamak için Japonya ilerlemeyi ve geleneği birleştirmeye çalıştı. Türkiye ile alakalı olarak, onun modernistleri tam tersi bir yol seçmişlerdi. Bugün Türkiye üçüncü sınıf bir ülke, Japonya ise dünya milletlerinin zirvesine çıkmıştır.
Öyle reformlar vardır ki içinden bir milletin bilgeliği ortaya çıkarken, diğer taraftan ihanetlerin en büyüğünü barındıranlar da vardır. Yakın tarihimizde Japonya ve Türkiye örnekleri bu hususta klasik durum arz ederler. XIX. asrın sonu ve XX. asrın başında bu iki ülke ben­zer ve kıyaslanabilir durum arz ediyorlardı. İkisi de eski imparatorluk, kendine ait yapıları ve tarih içinde kendi yerleri belli olan ülkelerdi. İkisi de gelişmişlik bakımın­dan birbirine yakın ve hem imtiyaz hem de yük olabile­cek muhteşem tarihe sahip idiler. Tek kelimeyle bu ikili gelecek için hemen hemen aynı fırsatlara sahipti. Ondan sonra iki ülkede de bilinen reformlar gerçek­leşti. Başkasının değil, kendi hayatını yaşamak için Ja­ponya ilerlemeyi ve geleneği birleştirmeye çalıştı. Tür­kiye ile alakalı olarak, onun modernistleri tam tersi bir yol seçmişlerdi. Bugün Türkiye üçüncü sınıf bir ülke, Japonya ise dünya milletlerinin zirvesine çıkmıştır.
İhraç ettiğimiz ahlâki değerler (İnsan Hakları, demokrasi), ekonomik akılcılık ilkeleri, kalkınma, performans ve gösteri kavramları bu karnaval ve yamyamlıktan oluşan ikili biçimin dünya boyutlarına ulaşmasını sağlamıştır. Hemen her yerde toplumlar, yani az gelişmiş, modernleştirilmesi gerektikleri düşünülen ve modernleşmeye zorlanan toplumlar bu değerler, ilkeler ve kavramları büyük bir coşkuyla benimsemişlerdir. Bu toplumlar sömürülme ve baskı altına alınmadan çok gülünçleşmiş ve beyazların değiştirilip dönüştürülmüş karikatürlerine benzemişler, birer evrensel karikatür olmaya mahküm edilmişlerdir. Doğal olarak bu toplumlar, kendilerini maymuna benzeten Beyazları taklit etmektedirler. Bu insanlar da şu ya da bu şekilde kendilerini küçümseyenleri küçümsemektedirler. Tıpkı görüntüyü deforme eden aynalar örneğindeki gibi gülünç yansımalarını fark etmeyen Beyaz efendilerinin somut gülünç yansımalarına dönüşmektedirler. Jean Rouch’un Les Maitres Fous (Çılgın Efendiler) adlı Hlmi bütün bunları muhteşem bir şekilde göstermektedir. Filmde kentte işçi olarak çalışan Siyahlar, gece ormanda bir araya gelerek bir tür kendinden geçme yöntemiyle Batılı efendileri, yani işveren, general, otobüs şoförünün taklidini yapmakta ve şeytan çıkarmaktadırlar.
Muhafazakarlar ve modernistler
...Onlar, batının gücünün, nasıl yaşadığında değil, nasıl çalıştığında bulunduğunu anlayamamaktadırlar. Batının gücü modada, allahsızlıkta, gece kulüplerinde ve ahlaksız gençlikte değil, batılı insanların hayranlık bırakan çalışkanlık, ısrarlı gayretleri ve sorumluluklarında yatmaktadır. Bizim en büyük felaketimiz batıcılarımızın kullandıkları
Reklam
81 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.