“Batı tesiri 19.Asır başlarında bir kezzap yağmuru halinde üzerimize yağmaya başlar ve müdafaa şemsiyemizi tutan ham yobaz ve kaba softa olduğu için şemsiyeyi delik deşik eder ve sahte aydınlar ve kahramanlar kadrosunda ciğerimize kadar nüfuz eder.”
Sayfa 118 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Açıkgözlük zekâ demek değildir. Küstahlık da şecaat demek değil.
Reklam
20. Asırda ve 21. Asır eşiğinde Haçlılar dünyasının stratejisi, İslam hisarını dışından zaptetmek değil, Truvalıların tahta atı şeklinde, gafil milletlere sahte kahramanlar imal edip onu içinden düşürmektir.
Sayfa 145 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Engelhardt Mustafa Reşit Paşa için: “Mustafa Reşit Paşa Avrupa’yı tatmin etmek, itimadını kazanmak ve onun ayağı dibinde çömelmekten başka hiçbir politika ve gaye takip etmiş değildir.” Avrupalı uşağını iyi tanıyor.
Avrupalı İslâmiyetten hiçbir zaman ve mekânda tiksinmemiştir, yalnız korkmuştur. Fakat daima içinde gizli bir takdir hissi de kalmış olabilir; vardır demiyorum. Avrupalı “ehl-i salîb”iyle, şusuyla busuyla, topu ve tüfeğiyle beceremediğini, nihayet kendi üstünlüğüne inanmış iç maymunları yetiştirerek, bizde, bir sevdalı zümresi kurarak beceriverdi.
Sahte Kahramanlar
Şimdi İslâmiyette akıl nedir? Aklın methine ait yüzlerce hadîs var. Buna mukabil, sırf akılla da bir şey olamayacağına ait birçok ölçü mevcut!.. İslâm, teslim olmaktır. Teslimiyet, selâmet, İslâm... Bir aileden geliyor bu mefhumlar.... Teslimiyet akılla, aklı teslim etmekle olur. Aklını teslim eder müslüman; boğazından yukarısı yoktur müslümanın... Yeri- ne teslim eder onu... Bir doktora; neşterini de iyi kullandığı- nı duyduğumuz veya bildiğimiz doktora, burnumuza koyduğu bayıltma ilacına kadar kendimizi teslim ediyoruz. O, beni keser mi, öldürür mü diye düşünmüyoruz da ebediyetin doktoruna nasıl teslim olmuyoruz? Akıl kendisini teslim eder, teslim olduktan sonra ona gerçek akıl iade olunur ve şimdi akılla düşün, denilir. Tâbi akılla, metbu akılla değil... Tâbi olunan akıl değil, tâbi olan akıl... Ona "akl-ı selim" derler. İşte bütün incelik buradadır
Sayfa 48 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sahte Kahramanlar
Fakat Nasrettin Hoca ondan çok üstün... Bir fıkracığını alalım ele, görün nasıl oluyor yeni baştan Nasrettin Hocayı keşf... Her şeyimiz yeni baştan keşfedilecek... Beklediğimiz büyük inkılâp budur. Son zamanlarda Garp felsefesinin vardığı hakikatlerden biri, bir ilme talip olmak için o ilmin mukaddimesinden birşey bilmek lâzım olduğu hakkında... Bilmem anlatabildim mi? Meselâ ampulü görmemiş olan, ne olduğunu bilmeyen, gidip bakkaldan bir ampul isteyemez. Bilmediğimiz mevzu- da bile bir ilk bilgi sahibi olmaya mecburuz. Çok derin bir hikmet...
Sayfa 38 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Sahte Kahramanlar
Hassan bir gün Hazret-i Ömer devrinde, gözlere görünmek istemeyerek yolda kıyın kıyın giderken Halifeye rastlıyor. "- Hassan!" diyor; Hazret-i Ömer; "niçin şiir yazmıyorsun?" Verdiği cevaba bakın Hassan'ın: - Kur'ân indikten sonra dilimi yuttum!"
Sayfa 28 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Sahte Kahramanlar
Diyor ki (Karlâyl): " Yeryüzünde ve tarihte, hiçbir insan O'nun kadar yakıcı bir samimiyetin sahibi olamamıştır." Şimdi efendim, mucize meselesi üzerinde bir ân duralım: Mucize bir kanadıyle en büyük insanın bile anlayamayacağı bir keyfiyet, bir tarafıyle de halka mahsus bir tecellidir. Yani olamazı görmeye halk pek meraklıdır. Yoksa insan teslim olduktan sonra mucize filân aramaz, demin de dediğim gibi, teslim olduğunun her hareketini mucize kabûl eder.
Sayfa 21 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.