"Ama onu çok üzmüşler Sarı. Bilirsin, her Mathilda'nın pimi çeken bir Leon'u vardır.. "
Ve CUMHURİYET diye on harfli bir sözcüğü heceler içinden Mustafa Kemal. Ayağında kilot ve avcı ceketi/Atpaza-çrı'nda köftecilere dönercilere gülüp/Kuyulu Kahve'de tavla oynayanlara bakıp/iskambil oynayan çetecilerle selamlaşıp/ve Taşhan'da dolaşıp/Vasıfı, Necati'yi, Mahmut Esat'ı dinleyip/atlı atsız Kuvâyı Milliye'cilerle karşılaşıp/kalpağını kaşlarının üstüne düşürüp/ve bastonunu kaldırarak ve köpeğiyle Yahudi mahallelerinden geçip/ başını okşayıp sarı bir çocuğun (haftalardır kendi kendine düşündüğünden)/ve sol elini hep pantolonunun cebinde tutup — ki bıyıklı ki kolalı yakalı ve artık rakıya alışmış/ ve şiiri bıraktığı için küskün, isyanlı/ve çocuk gibi gözleri ve elleri
Reklam
Hz. Peygamber devri. Ebů Talha henüz Müslüman olmamış idi. Ümmü Süleym(Rumeysa)'e evlenme teklifinde bulundu. Ümmü Süleym ona şu cevabı verdi: -Doğrusu ben de sana hevesliyim. Senin gibisi kaçırıl-maz. Lakin sen kâfir bir adamsın, bense Müslüman bir kadınım, seninle evlenmem doğru olmaz. Bunun üzerine aralarında şöyle bir konuşma cereyan etti. Ebu Talha: Sana ne oldu: Rumeysa? Ne olmuş bana? Sarı ve kırmızıdan ne haber? - Ben altın ve gümüş aramıyorum. Sen bir adamsın ki işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan şeylere tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip getirdiği yerden biten bir odun parçasına tapmaktan hiç sıkılmıyor musun? Eğer sen Müslüman olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka bir şey talep etmeyeceğim! Bana Müslümanlığı kim telkin eder Rumeysa? Resûlullah (s.a.) telkin eder, ona git. Ebû Talha Hz. Peygamber'in bulunduğu yere doğru İlerlemeye başladı. Resûlullah, ashabı ile oturuyorken; "Ebu Talha, İslam'ın aydınlığı iki gözü arasında parlayarak geliyor" buyurdu. Ebû Talha Hz. Peygamber'in huzurunda iman etti ve Rumeysa'nın söylediklerini haber verdi. Hz. Peygamber Rumeysa'nın şartı üzerine nikâh-larını kıydı. Resûlullah Rumeysa için şöyle buyurmuştur: "Gördüm ki cennete girmişim, önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rumeysa". (Ebu Nuaym, Hilye, c. IV)
Bozkurtların Ölümü'nde Zaman-Roman ile Tarihî Olayların İlişkisi: Olaylar 621'de başlar, 639'da son bulur. "Romanın Hikâyesi"nde Atsız, tarihe sadık kalacağını belirtmiştir. Gerçekten de romandaki ana olaylar, tarihte geçen olaylarla örtüşmektedir. Bunu göstermek için 621-639 yılları arasındaki Kök Türk tarihini özet
BÜTÜN YOLLAR BİR YERDE KESİŞTİ Sarı saçlı mavi gözlü bir dağa gel diye Atatürk'ü istemiyor muydunuz? O bir sırla geldi Gitmemişti aslında siz onu görmediniz, sahip çıkmadınız Heykelleri ve resimleri ile sizi aldatanlara uyup onlara aldandınız Fikirlerinden, eserlerinden ve ilminden bihaber onun düşmanlarının tuzaklarına düşerek
"İnsanlar nereye gittiklerini biliyor mu acaba? Nereden gelip nereye gittiklerini. Duran çocuk; şunu bil ki, işte bu yollar, bu arabalar, bu sel olmuş akan sarı kırmızı ışıklar arasında ademoğlu bu sorunun cevabını unuttu. Hatırlamak da istemiyor. Hatırlamak isteyenleri tersliyor, saf dışı bırakıyor..."
Reklam
İndim seyran ettim Frengistan'ı İlleri var bizim il'e benzemez Levin tutmuş goncaları açılmış Gülleri var bizim güle benzemez Göllerinde kuğuları yüzüşür Meşesinde sığınları böğrüşür Güzelleri türkü söyler çığrışır Dilleri var bizim dile benzemez Seyr edüben gelir Karadeniz'i Kanları yok sarı sarı benizi Övün etmiş kara domuz etini Dinleri var bizim dine benzemez Akılları yoktur küfre uyarlar İmanları yoktur cana kıyarlar Başlarına siyah şapka giyerler Beğleri var bizim beğe benzemez Karac'oğlan eydür dosta darılmaz Hasta oldum hatırcığım sorulmaz Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz İlleri var bizim il'e benzemez
Annemin lepiska gibi yumuşak, sarı saçları vardı. En çok o mavi gözlerini özlüyorum.
Sayfa 7 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Sarı saçları ve mavi gözleri ve üzerindeki zabit kıyafetiyle dikkatleri hemen üzerine çekecek kadar yakışıklı bir adamdı Mustafa Kemal Bey. Keskin bir bakışı, kendinden emin duruşu ve temiz bir Türkçesi vardı.
"İnsanlar nereye gittiklerini biliyor mu acaba? Nereden gelip nereye gittiklerini. İşte bu yollar, bu arabalar, bu sel olmus akan sarı-kırmızı ışıklar arasında ademoğlu bu sorunun cevabını unuttu. Hatırlamak da istemiyor. Hatırlamak isteyenleri tersliyor, saf dışı bırakıyor. Amaan...Boşver. Ne demiş köylümüz: Sür eşşeği küllüğe, debelensin."
Sayfa 33 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.