Yağmurdan önce adlı filmi gözlerimin önünden hızla geçti. Filmde, beklenen yağmur en sonunda yağar ama savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkün müdür acaba? Savaşlarda onca yaşananlar insanoğlunun en karanlık ve en vahşi taraflarına ait öykülerise, makineli tüfekler ve top mermileri art arda patlayıp etrafa ölüm saçıyorsa, tecavüz mağduru zavallı kadınlar 'nefret çocukları'nı dünyaya getiriyorsa.. Ne yazık ki savaştan geriye kalan bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez..
Sayfa 321Kitabı okudu
Zamanın insanı sessizlikle sınayışına arka çıkmalıydı ki gökyüzü birden karardı ve yağmur başladı. Damlalar öyle iri öyle soğuk öyle öfkeliydiki kuşları kaybetti.
Reklam
Aslına bakarsan hâşâ Allah'ı da tam beğenen yok. “Kuşları ne güzel renk renk farklı ötüşlerle halk etmiş süphanallah, der demez eşşoleşşeğin aklına hemen peki dünyada neden bu kadar adaletsizlik var, neden iyiler böyle, katiller şöyle, hıyarlar çekirdekli, bazı karpuzlar kelek diye geliyor. Ha canım, adalet ne hak ne sen daha iyi bilirsin, ne olsa dayın adalet yüksek okulunda okudu, sen de gazete ve birkaç kitap okudun, sen Allah olduğunda, parti lideri gibi başa sen geçtiğinde yani, düzeltirsin dünyayı, yağmur ormanlarını iki katına çıkarır, karıları iki ferçli, kendini de zeker be desti vakur yaparsın olur biter, âlem de senin şeyini görür...” der, gittikçe kısılan sesine karışan çok ağır bir şey onu da ezer ve sesi sanki bastırarak bitirirdi.
Sayfa 332
On üçüncü mektup
Düşe kalka ilerleyeceğin yollarda, taşlar kanatacak ayaklarını. Issız, karanlık ormanlardan geçeceksin yapayalnız. Sonra bir bataklık başlayacak gözün alabildiğine. Omuzlarına kadar yapışkan çamurlara saplanacaksın. Durmadan yağmur yağacak üstüne, iliklerine kadar ıslanacaksın, üşüyeceksin. Ahtapot elleri gibi uzun, pis sarmaşıklar dolanacak ayak bileklerine. Dört yanında kara bataklık kuşları dönecek çığlık çığlığa. Geçmiş zamanı düşüneceksin. O bir daha yaşanılmaz günleri, geceleri düşüneceksin. Bataklığın son bulduğu yerde zift gibi koyu bir gece başlayacak geçmiş gecelere benzemeyen. Yürüyeceksin, ağır ağır ilerleyeceksin zamanın ve gecenin ortasında. Keskin bir rüzgâr çıkacak, merhametsiz kırbaçlar gibi parçalayacak yüzünü. Sonra bir dağ yamacına varacaksın, bitkin ve perişan... Uzaklarda cılız bir ışık göreceksin. Sen yaklaştıkça büyüyecek, sıcak kollarıyla saracak seni. Fakat, sen o ışığın olduğu yere hiçbir zaman varamayacaksın ve bu gerçeği anladığın anda yı- kılacaksın, korku ve ümitsizlik saracak yüreğini, ağlayacaksın. İşte o zaman beni düşüneceksin, çektiklerimi, senin için katlandığım şeyleri düşüneceksin. Bulutlar dağılacak. Seni nasıl sevdiğimi, nasıl yüceleştirdiğimi, nasıl o erişilmez ışık haline getirdiğimi birer birer anlayacaksın. Karşılaşmamız kaderdi belki. Ama çektiğimiz çiledir bizi birbirimize yaklaştıran, o korkunç ümitsizlikler, büyük çaresizliklerdir. Acılarımızı yitirmeyelim
Sayfa 139
Çehrenden yüreğime kıvılcımlar düşüyor Koyu bir karanlığa gömülüyor bedenim İsyanımı hüznümün kuşları bölüşüyor Seni gördüm göreli, ben de âvâredenim
Sayfa 143 - TimaşKitabı okudu
Benim ruhum kuşların öldüğü ânda biter Senin ruhun kuşları öldürürken dirilir Benim ufuklara baktığım yerde Yorgun savaşçılar seferden döner Senin her umudu yıktığın yerde İçimizde yanan kandiller söner
Reklam
o akşamın eteklerinde iki malızun çocuktuk izinli jandarmalar nişan atıyorlardı atlıkarıncalar gıcır gıcır gülüyorlardı yorgunluğumuza rağmen adeta mesuttuk canavar yoksulluğumuzu sanki unutmuştuk başımızı sokacak evimizin olmadığını iki yakamızın uç uca gelmediğini halimizi soran olmadığını sanki unutmuştuk içimizden ebâbil kuşları geçiyorlardı
Sayfa 34 - Fabrika Durağı - Fabrika DurağıKitabı okudu
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Benim ruhum kuşların öldüğü ânda biter Senin ruhun kuşları öldürürken dirilir...
(...) filmde, beklenen yağmur en sonunda yağar ama savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkün müdür acaba? Savaşlarda onca yaşananlar insanoğlunun en karanlık ve en vahşi taraflarına ait öykülerse, makineli tüfekler ve top mermileri art arda patlayıp etrafa ölüm saçıyorsa, tecavüz mağduru zavallı kadınlar 'nefret çocukları' nı dünyaya getiriyorsa... Ne yazık ki savaştan geriye kalan bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez...
Sayfa 321Kitabı okudu
886 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.