Vakıf sistemi İstabul'da ve öbür şehirlerde külliyeler, kültürel ve ticari mer­kezler yaratmıştır. Her önemli Osmanlı kentinde merkezi bir ulu cami ve bedesten olurdu. Ayasofya tstanbul'un ulu camii olduğu zamanlarda, Fatih Sultan Mehmet, cami vakfına ait olmak üzere bir bedesten yapılmasını emretmiştir. Yangın ve yağmaya dirençli taş
Sayfa 143 - PdfKitabı okudu
Ahlak Bariyeri
Cevahirlal Nehru bir keresinde İngiliz idaresindeki Hindistan'ı bir eve benzetmiş, İngilizlerin evin en güzel odalarında, Hindistanlıların ise hizmetli müştemilatında yaşadıklarını söylemişti. Şöyle devam etmişti: "Her ülke evinde olduğu gibi alt katta da değişmez bir hiyerarşi vardı; kahya, uşak, aşçı, erkek hizmetçi, kadın hizmetçi,
Reklam
Yabancılar için kasabalar birbirine benzer. Kasabada yaşayanlarsa, sayılmayacak kadar değişik özellikler bulurlar kasabalarında. Bir kasabada günlerce kalırsınız. Belediye parkında oturmaktan, derenin kenarındaki gazinoda gazoz içmekten, hükümet meydanındaki çok katlı iki üç binayı görmekten içinize sıkıntı çöker. Tozlu yollardan geçen
Sayfa 574 - İletişimKitabı okudu
Bayağılıkta züppelik çoğu zaman el ele gittiği için, Bodrum’daki dükkan ve lokallerin çoğunun adı İngilizcedir. Bütün kuyumcuların vitrininde Jewellery yazılıdır. Gözlükçüler güneş gözlüklerini sun glasses diye satar. Bir pastanenin adı Ladies Patisserie’dir, vb. İkisi de Mehmet adını taşıyan iki kişinin diskosu, Mehmet ile Mehmet değil, M and M’dir ve Bu Mehmet‘ler İngiliz ya da Amerikalıymış gibi “em end em” okunur. Her yere İngilizce ad vermek merakı, kimi zaman müstehcenliğe kaçan gülünç yanılgılara da neden olur. Örneğin lokma satan bir büfenin vitrininde Sweet Balls yazılıdır. Oysa İngilizcede balls halk arasında “haya” sözcüğünün karşılığıdır. Kimi barlar Lady Diana gibi düpedüz züppe adlar taşır; kimileri de Rick’s Bar ya da Vivaldi Bar gibi çok entel züppelere çekici gelecek adlar. Oysa yazın barlara dadanan züppelerin Casablanca filminden haberleri vardır ne de baroque müzikten. Bar sahipleri, entelliğe başvurdukları gibi, cinsellikten de yararlanırlar. Örneğin bir barın önündeki ilanda, kocaman harflerle orgasm sözcüğünü gördüm. “Allah! Allah! Bu ne?” dedim kendi kendime. Yeni bir kokteylin adıymış meğer. Bir kadın, genç barmenin karşısına dikilip, “ver bana bir orgasm” derse, delikanlı durumun komikliğini anlayıp güler mi acaba? diye düşündüm. Bir süre sonra, başka bir kokteyl adı çıktı karşıma: Sex on the Beach yani “kumsalda cinsellik.”
Zaten herkes kaçak elektrik kullanıyordu buralarda biraz sabırlı olmak gerekiyordu nasıl olsa her seçim döneminde bir gecekondu affı çıkarılıyordu ve el koyduğun arazinin tapusunu alıyordun tapuyu aldıktan bir iki sene sonra ise arsaya Karadenizli bir müteahhitte kat karşılığı verip dikilecek apartmanda üç beş daire sahibi oluyordun O zaman hem güzel bir yerde oturuyordun hem de kira gelir ne oluyordu onra İstanbul'a da biraz alışmış olduğun için ya bir yerde kebapçı lahmacuncu dükkanı açıyordun ya da bir taksi alıp işletiyordun bir kere ev işine hallettikten sonra gerisi kolaydı...Apartmanın altına 3 dükkan yaptırmıştı bu dükkanlardan biri kısmet ürünleri satan kuruyemişçiye kiraya verilmişti öteki ikisinde ise aradaki sütunlar kesilip birleştirilerek küçük bir kebap lahmacun lokantası açılmıştı. (Kişisel yorumum:Bunun sonu enkaz ...)
"İnsan ancak evcilleştiği zaman anlar," dedi ve ekledi tilki: "insanların artık anlamaya zamanları yok. Her şeyi hazır olarak alıyorlar satıcılardan. Fakat dost satan bir dükkan olmadığı için insanlar dostsuz kaldılar! Eğer bir dost edinmek istiyorsan beni evcilleştirmelisin."
Sayfa 88
Reklam
Belki de sen ondan önce bıkarsın. Hüzün verici bir düşünce, evet, ne var ki deha hiç kuşkusuz güzellikten daha uzun ömürlüdür. Hepimizin, kendimizi aşırı derecede eğitmek uğruna bunca zahmete katlanmamız da bundandır ya. Şu çılgın, kıran kırana yaşam savaşında hepimiz dayanıklı bir şeylere sahip olmak isteriz, bu yüzden de yaşam kavgasındaki yerimizden olmamak için kafamızı süprüntülerle, olgularla doldururuz. Eksiksiz bilgi sahibi adam: Çağdaş ideal işte budur. Eksiksiz bilgi sahibi adamın zihniyse ürkütücü bir şeydir. Elden düşme züccaciye satan bir dükkân gibi, baştan aşağı toz ve eciş bücüş nesneler, canavarlar. Her şeye gerçek değerinin üstünde fiyat konmuş. Evet, bana öyle geliyor ki, ilkin sen usanacaksın. Günlerden bir gün dostuna bakacaksın, çizgileri gözüne az buçuk ayarsız gözükecek ya da renginin tonunu beğenmeyeceksin ya da bir şey işte. İçten içe onu acı acı kınayacaksın, onun sana karşı çok kötü davranmış olduğunu düşüneceksin. Kapına bir daha geldiğinde tümden soğuk, ilgisiz davranacaksın ona. Çok yazık olacak doğrusu, çünkü bu seni değiştirecek. Senin bana anlattığın enikonu romantik bir öykü, bir sanat romantizmi, diyebiliriz. Böyle romantik bir öykü yaşamanın en kötü yanı şudur ki bittiği zaman kişiyi romantiklikten tümüyle uzaklaştırır.
GİZEMLİ GÜNEYDOĞU
Devlet memuru olmanın bir kaderi de şehir şehir gezmek zorunluğuydu! Hele hele yer değiştirmeye yeni rotasyona tabi iseniz, bir sene bir şehirde, ertesi sene başka bir şehirde... Her gittiğiniz yerde iki veya üç yıl, bazen bir, bazen de beş yıl kalabiliyorsunuz. Bölgesine göre değişiyordu bu süreler. O sene Naci ve Ayşegül’ün tayinleri
Sayfa 111 - OZAN YAYINCILIKKitabı okudu
Necef'te küçük kızlar bile abaya giyiyorlardı. Bir gün amcamı ziyarete gitmiştim. Dondurma satan bir dükkân vardı. Dükkanın sahibi şöyle söyledi. “Abaya giymeyen bu kız kimin kızı?” Adamla amcam kavga etmeye başladılar. Ben o zaman daha 7 ya da 8 yaşındaydım. Dondurma dükkânının sahibi yaşımın o kadar da küçük olmadığını söylüyordu.
Sayfa 130Kitabı okudu
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.