"Osmanlı hakanları umumiyetle 'Zill Allah fi'l Âlem’ (Allah'ın dünyadaki gölgesi) ünvanını kullanıyor; bir Türkistan şairi Yavuz Sultan Selim Han'a gönderdiği kasidelerinde "Selim Şah, Sâye-ilah" kâfiyeleri ile hitap ediyordu. Bu ünvan, gayri müslim Türk Kağanlarının "Tanrı tarafından gönderilmiştir." veya "Tanrının yeryüzündeki nâibi” ünvanlarına çok yakın bir anlayışı belirtir. "
Sayfa 41
Adaletin en kötüsü geç tecelli edendir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür... Orhan Gazi Güven kontrole engel değildir. Türk Atasözü Hak arayan varsa hakkını verin, başkaldıran varsa başını kesin...II. Abdülhamid Han Allah ve peygamber korkusu bilmezler unutmayın; intikam gecikir ama asla yaşatmaz... Sultan 4. Murad Devletleri yıkan tüm hatanın altında nice gururun gafleti yatar.. Yavuz Sultan Selim Yapmak istediğimi sakalımın bir teli bile bilseydi, o teli hemen koparır ve yakardım. Fatih Sultan Mehmet Yenileceğinden korkan, daima yenilir... Sultan Yıldırım Beyazıt Türk çocuğu öksüz kalır, yurtsuz kalmaz.. Nene Hatun Bana Türklerden kurulu bir ordu verin, dünyayı rehin alayım... Napolyon Bonaport Siz çoksunuz, biz Türk.. Bilge Kaan Biz öldürme meraklısı değiliz, sadece inandığımız değerler uğruna can verir, can alırız.
Reklam
KUDÜS'TEKİ İLK OSMANLI ESERİ
KASIM PAŞA ŞADIRVANI Kasım Paşa Şadırvanı,Osmanlı'ya ait Kudüs'teki ilk eserdir.Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinde Kudüs'ü fethi sonrasında Harem-i Şerif'e inşa edilen ilk yapı olması sebebiyle ayrı bir önemi haizdir... Osmanlı'nın Kudüs'ü alır almaz bir şadırvan inşa etmesinin şüphesiz Hanefilik mezhebiyle yakın alakası vardır.Şafi mezhebinde bilhassa boy abdesti alınırken durgun sudan da istifade edilebilirken Hanefilerde temizlik için akan su gerekir. Kudüs halkı ağırlıklı olarak Şafi'dir ve bir havuzda toplanmış durağın suyu kullanabilir.Ancak Hanefi fıkhında bu konuda farklı bir anlayış olduğu için Kudüs'teki ilk Osmanlı eserinin bir şadırvan olduğunu görüyoruz.Hatta Mescid-i Aksa'da şadırvan ve havuzlarla ilgili bir sicilde Hanefi Musluğu diye bir ifade geçtiğini görüyoruz.Bahsettiğimiz nedenlerden dolayı bu sicilde söz edilen yapının Kasım Paşa Şadırvanı olma ihtimali yüksektir. Sekizgen bir gövdeye sahip olan şadırvanın Batıya bakan cephesinde 3 satırlık Arapça bir Kitabe bulunmaktadır.Burada şöyle yazar: 'Bu mübarek sebil Allah-u Teala ve Onun rızasını talep için efendimiz en büyük sultan,dünyayı yöneten ikinci Süleyman,Arap ve Acem emirlerinin Emiri Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman'ın günlerinde Kasım Paşa tarafından,Allah istediğini erdirsin,Allah'a muhtaç Kulu Abed Rabbihi Mustafa'nın eliyle 933(1527) yılının muazzam Şaban ayının son 10 gününde yapılmıştır'
Türkiye bugünkü Irak faciası tekrarlanmak istenmiyorsa, elbette ki bu konuda ruh sahibi olacak; ama henüz mahalleye iyi tanımayan bir mahalle sakiniyiz. Üstelik bu kusur bütün orta doğulular için geçerlidir. Yavuz Sultan Selim han 4 asırlık barışı komutan olarak sağladı. Gelecekteki barış'ın aynı yöntemle sağlanamayacağı çok açıktır.
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Yavuz Sultan Selim Han
Hocası İbni Kemal'in atının ayağından sıçrayan çamurlu kaftanın, öldüğü zaman tabutunun üstüne serilmesini vasiyet etmiştir. Bugünlerde ögrencilerin öğretmen ve idarecileri pusu kurup yaralama ve hunharca öldürmesi karşısında ecdadımızın ilme ve Âlimlere, Öğretmene verdiği değere bakmak lazım.
Sayfa 190 - Gülnar YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Milletlerin kaderine yön veren insanlar ve olaylar vardır. Türkler; "Anadolu Coğrafyasını" Hoca Ahmet Yesevi ile tanımış; kefenlik beyaz elbise giyip şehit olmayı göze alan Alparslan'la "Vatan" kılmış; Dünyayı bir padişaha az, iki padişaha çok gören Yavuz Sultan Selim'in, Çaldıran Savaşı öncesinde gördüğü gevşekliğe karşı "karısı ile oturmak isteyenler kalsın, merd olanlar beni takip etsin" diyerek tek başına atını sürmesi, Sina çölünü geçerken yayan yürümemesini söyleyenlere karşı "önde Resulullah yürürken, ben ata binmem" diye cevap vermesi Hilafetin kapısını almış; Kanuni Sultan Süleyman'ın çevresinin tesirinde kalıp, Şehzade Mustafa'yı katli ile de İmparatorluk duraklama dönemine girmiştir. Padişahın, Yeniçeri ocağını ip cambazlarını kabulü ile ordu bozulmuş. Abdülhamit Han'ın politik manevraları ile Avrupa 30 sene kendi problemleri ile uğraştırılmış. Mustafa Kemal'in "ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir..." sözü ile yeni bir devletin temelleri atılmış.
Sayfa 162Kitabı okudu
Yavuz Sultan Selim Han
Sultan, seferler sonrası yapılacak zafer alayları ve nümayişlerden hazzetmez. Bu yüzden, sefer sonraları sarayına sessizce girer. Çünkü ona göre, “Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar.” Düşmanlara korku salan büyük hünkârlar, nefislerinin düşmanlığından hep sakınmışlardır. İlgi ve övgülerin, gönül hanesinde yayılan ihlası zedelemesinden korkarlar.
Barbaros Hayretti Paşa
Asıl ismi Hızır olduğu halde, Barboros ve Hayrettin lakapları ile bilinir. Batılılar, havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı ağabeyi Baba Oruç’a Verdikleri Barbarossa adını Hızır içinde kullandıklarından Barbaros diye meşhur olur. Hayrettin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim Han verir.
Sayfa 83
Üç ay geçti Venedik beylerinin adamları gelip mektup getirdiler. Bu haber kafir memleketlerine eriştiğinde demişler ki Sultan Selim Han Acem ev Arap memleketlerini feth etti. Şimdi sıra bizim memleketimize geldi. Onunla karşılaşmak ve savaşmak için gücümüz yetersizdir. Zaruri ona tabi olalım diye ünlü frengistan hükümdarlarından sekizi bir araya gelip hediyeler ve üçer yıllık haraçlarıyla elçiler tayin etmişler.
Sayfa 354Kitabı okudu
908 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.