Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ne istediğini bilmek kendini değişime maruz bırakmamanın yöntemlerinden biridir ve bu da bizi ölümcül kılmaya meyillidir. Dolayısıyla hüsran içindeyken kendimizi kandırmanın doruklarında olduğunu söyleyebiliriz; hüsran tahammül edilemez bir kendinden şüphe etme biçimiymiş, ne istediğimizi ve istediğimiz şeyin mümkün olup olmadığını bilmemeyi kaldıramadığımız ve bu boşluğu doldurmak için kesin hükümker icat ettiğimiz bir durummuş gibi."
Türk sinemasında…
Akıl ve mantık dışı hikâyelere de çok rastlanırdı. Hatta bunlar Türk sinemasının “hususiyetiydi” bile denebilir. Adam bir başka adamla konuşurken “tesadüfen” gördüğü karısının iffetinden derhal şüphe ederek sorgusuz sualsiz terk edebilir ya da ölümcül bir hastalığa yakalanan kadın, sevdiği adamı üzmemek için kendinden nefret ettirmek isteyebilir, karşısına geçip kahkaha atarak “Seni sevmiyorum işte, seninle gönül eğlendirdim, eğlendim anlıyor musun?” diyebilirdi.
Sayfa 154 - Yapı Kredi Yayınları - 14. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Kocasını aldatan bir kadının pişmanlık mektubu...
Monsieur Maurice, Amcanızın bana söyleyebileceği her şeyi çok iyi biliyorum, başıma gelenler hususunda vicdanımdan daha bilgili olamaz. Vicdan, insanda Tanrı'nın elçisidir. Octave'ın yanına dönmediğim müddetçe affımın olmayacağını biliyorum; dinin hükmü budur. Üstelik medeni hukukumuz da beni ne pahasına olsun ona itaat etmeye mahkûm
Sayfa 91 - 92,93,94,95,96 Zeplin KitapKitabı okudu
"Aldatıldığımız fikrini şüphe halinde, her gün inanılmaz dozlarda yutabiliriz; oysa aynı fikrin ufacık bir miktarı yürek parçalayıcı bir sözle kanımıza zerk edildiği takdirde ölümcül olabilir."
Sayfa 80 - YKYKitabı okudu
Aldatıldığımız fikrini şüphe halinde her gün inanılmaz dozlarda yutabiliriz oysa aynı fikrin ufacık bir miktarı yürek parçalayıcı bir sözle kanımıza zerk edildiği takdirde ölümcül olabilir.
Sayfa 76 - YKY, 18. Baskı, Çev:Roza HakmenKitabı okudu
Aldatıldığımız fikrini şüphe halinde, her gün inanılmaz dozlarda yutabiliriz; oysa aynı fikrin ufacık bir miktarı yürek parçalayıcı bir sözle kanımıza zerk edildiği takdirde ölümcül olabilir.
Reklam
Aklın sonunda kendi dayanaklarını ve kendi kendini kemirdiği süreç anlaşılmak isteniyorsa, kendi kendini yok eden kavramsal özlü bir ilke göz önüne getirmek gerekir. Kesinliğin imkânsızlığını ilan etmekle yetinmeyip, fikrini bile dışlayarak; hatta daha da ileri gidip her türlü barizlik biçimini reddedecektir; zira barizlikler koptuğu varlıktan ileri gelir; bu kopuş ise şüpheyi doğurur, tanımlar ve pekiştirir. Olumsuz da olsa, dolaysızlık içinde kökleri olmayan ya da bir körleşme arzusu icap ettirmeyen hiçbir hüküm yoktur; bu körleşme olmadan akıl kendini sabitleyebildiği aşikar hiçbir şey çıkarmaz ortaya. Gözleri kamaşmaktan tiksindikçe, şu veya bu öneriyi bir başka öneri kadar ucuz ve onun kadar boş telakki eder. En ufak bir benimseme veya rıza, kendini hangi veçheyle gösterirse göstersin, açıklanamaz, duyulmamış, tabiatüstü görünür ona; belirsizliğe ihtimam gösterecek; bir nebze zaafın ve ne tuhaf ki hayat doluluğunda karıştığı bir gayretkeşlikle belirsizlik sahasını genişletecektir. Kuşkucu ise sevinir buna; zira her şeye rağmen hayatla biraz suç ortaklığının uç verdiği şu soluk soluğa gayri muhtemel arayışı olmaksızın, ancak bir hortlak olurdu. Kaldı ki bu hale gelmeye hayli yakındır, çünkü şüphe edecek malzemenin kalmadığı, her şeyin dağılıp uçuştuğu ana kadar şüphelenmesi gerekir; ve de, bizzat baş dönmesini bir barizlik artığıyla, göstermelik bir kesinlikle bir tutarak, cansızın da canlının da eksiklerini ölümcül bir kesinlikle idrak edecektir; özel olarak da iddialarını ve yetersizliklerini onun üzerinden bizzat ele verecek olan melekelerimizin eksikliklerini…
Kaostan Kozmosa
Bilincin peşinde koşanların mutlak güvenlik bulabilecekleri bir yer yok. Şüphe ve güvensizlik, eksiksiz bir yaşamın vazgeçilmez bileşenleridir. Sadece bu hayatı kaybedebilenler gerçekten kazanabilir. "Tam" bir yaşam, teorik bir bütünlükten ibaret değildir, kişinin içine gömülü bulduğu ölümcül dokuyu hiçbir tereddüt duymadan kabul etmesi, onu anlamaya veya kişinin doğduğu kaotik karmaşadan bir kozmos yaratmaya çalışması gerçeğidir... Kişi düzgün ve eksiksiz yaşarsa, defalarca "Bu kadarı da fazla. Artık dayanamıyorum" diyeceği bir durumla karşı karşıya kalır. Bunun karşısında cevaplanması gereken soru şu olmalıdır: "Bu gerçekten dayanılmaz mı?"
Sayfa 240Kitabı okudu
~Arapça'nın zenginliği ~
Mesela 𝙠𝙖𝙗𝙧 kelimesi, herhangi bir mezar veya defin yerine işaret ederken, 𝙢𝙚𝙧𝙠𝙖𝙙 ("uyuma mekânı") kelimesi, merhum bir sevdiğimizin uzun uykusundaki mezarına tekabül etmektedir. 𝘾𝙚𝙙𝙚𝙨̧ kelimesi ise hiçbir iz veya emare kalmamış bir defin yeri için kullanılır. Aşağıya inen bir mağara 𝙜𝙖𝙧 iken, açık alana çıkana 𝙠𝙚𝙝𝙛 denilir. Uzun
Ölümcül bir ağaç duruyor orada, ismi Bilgi Ağacı; Yasakmış ondan tatmaları: Yasak bilgi? Şüphe uyandırıcı, sebepsiz. Tanrıları bunu niçin Onlardan esirgesin? Günah olabilir mi bilmek, Ölüm olabilir mi? Cehalete mi borçlular şu hallerini; Bu mudur itaatlerinin, imanlarının kanıtı olan Mutluluklarının aslı?
Sayfa 161Kitabı okudu
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.