İş hayatta değil, insandadır. Her şeyin başı insandır, anladın mı? Evet, hepsi bu kadar... Senin söylediklerinden, her şey değişene kadar insanın değişmeyeceği, hep şimdiki gibi kalacağı sonucu çıkıyor. Hayır, sen önce onu değiştir, ona yol göster... Öyle ki, dünyası aydınlansın, genişlesin. İşte insana bunu sağla. Ona yolunu nasıl bulacağını öğret..."
Sayfa 149 - +1 KİTAPKitabı okudu
Hz İsa yolda giderken bir domuz gördü ve ona şöyle dedi - Haydi, selametle geç git! Havariler ona, domuza niçin böyle iltifat ettiğini sorunca, şöyle buyurdu -Dilim kötü sözlere alışmasın, diye böyle söyledim. İşte müminler hakkında konuşurken, onların kötü alışkanlıklarını değil de iyi taraflarını arayıp bulmalı ve öyle konuşmalıdır.
Reklam
"Hikayemiz bir yerinde kesilecekti.Diyeceksin ki şimdi iyi mi oldu?Bak işte,hikaye mi kaldı? Öyle deme Güzin.Her hikayenin bir sonu var.Dön bir bak, bütün hikâyeler işte bu birbirinden habersiz tesadüflerin işi.Oysa hepsinin sonu insanın elinden çıkma.Bizimkini de onlardan say."
Yol böyleydi işte, bize hikayeler getirir bizden hikayeler götürürdü... Hiç kimse bir yabancıyla öylesine karşılaşmazdı. Karşılaştığımız her yabancının hayatımızda bir parmak izi kalırdı ve neyle silersek silelim o iz hayatımızdan hiçbir zaman çıkmazdı. Sanırım hepimizin hayat hikayesi evimizi arayışımızı anlatıyordu. Öyle değil mi? İşte burası benim evim dediğimiz her an yeni bir macera başlıyordu... Dediğim gibi, hayat beşik sandığımız bir depremdi. Sallanıyor, uyutuyor ve uykuya daldığımız ilk anda etrafımızdaki her şeyi yıkıyordu. Üstümüze doğru değil, içimize doğru...
Sayfa 104Kitabı okudu
Sabahattin Kudret-Büyükannemin Ölümü
Belli bir işte olanlar iş saatlerinin dışında ne kadar serbest oluyorlar. İstediklerini başıboş gezenlerden daha büyük bir rahatlıkla yaparlar. İstedikleri yere giderler. Belli bir işi olmayanlar için olay hiç de böyle değil. Her an bir iş çıkabilir bir avare için. Her an görülmeye değer bir şey olabilir. Öyle bir iş, öyle bir şey ki fırsat kaçırılınca yaşamanın, dünyada olmanın bile manası uçup gider. Bir kadın. Bir vapur. Bir ağaç. Söz arasında geçen bir nükte. Yalnız o an için görülmeye değer bir ışık. Bir gölge. İki sokak çocuğunun kavga etmesi. Ada, Boğaz iskelesinde yaz günü insana birçok şeyleri unutturabilen bir serinlik. Belki de akla ne gelirse hepsi. Başıboş dolaştığım bir günde benim için ne saadet olmamıştır ki...
Alt üst olmuştum. Dağılmıştım. Yolun ortasında görüp yanına yaklaştığım bir yabancının hikayesine bir gram bile dahil olmak mahvetmişti beni. Bu yolculuk bize iki yabancı getirmişti. Birini arabamıza alıp yola devam etmiştik, birinden ise geleceğe dair bir not almış onu orada bırakıp yine yolumuza devam etmiştik. Soğuk şehirlerde soğuk hikayeler saklıydı, bilirim... Ama bu kadar soğuk bir hikayeyle hayatım boyunca karşılaşmamıştım. Söylediği her cümle aklıma kazınmıştı. Evim neresi bilmiyorum demişti bana... O an fark etmiştim ki aslında kimse evinin neresi olduğunu bilmiyordu. Hepimizin evimize dair bildiği tek şey bir sokak bir bina bir ilçe bir şehir isminden ibaretti. Bizler buna adres diyorduk, oysa bu adrese gidiyor fakat evimizi bulamıyorduk. Ev adreslerimiz bizi evlerimize götürmeye yetmiyordu... Bizi evimize götürecek tek şey sevgiydi. Saf, katıksız, tartışmasız sevgi.. Derin bir nefes daha aldım. Kağıdı katlayabildiğim kadar katladım. Tişörtümün küçük cebinin içine sıkıştırdım ve düğmemi kapattım. Yol böyleydi işte, bize hikayeler getirir bizden hikayeler götürürdü...Hiç kimse bir yabancıyla öylesine karşılaşmazdı. Karşılaştığımız her yabancının hayatımızda bir parmak izi kalırdı ve neyle silersek silelim o iz hayatımızdan hiçbir zaman çıkmazdı. Sanırım hepimizin hayat hikayesi evimizi arayışımızı anlatıyordu. Öyle değil mi? işte burası benim evim dediğimiz her an yeni bir macera başlıyordu.Dediğim gibi, hayat beşik sandığımız bir depremdi. Sallanıyor, uyutuyor ve uykuya daldığımız ilk anda etrafmızdaki her şeyi yıkıyordu. Üstümüze doğru değil, içimize doğru..
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
220 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.