ZULMÜN BAŞI NEDEN ÖNE EĞİK?
Bu işin altından ne çıkacak diye bekleyen zavallı insan dolu ülke.
Canlı ölü sürüsü!
Ne aradılar ise karşılarına Gök Tanrı ve mahşer tufanı ve canlı ölüler ibretinin kilidi çıktı karşılarına.
Çaresizliği oynuyorlar.
Ne olacağını bildiklerinden değil hırslarına yenilmiş olmanın sonucunu yaşıyorlar.
Eee ne olacak o zaman.
Hizaya gelip Gök Tanrı'nın yeryüzü üzerinde istediği adaleti sağlamak için yapılması gereken kamulaştırma kararı alarak milyonlarca insanı rahatlatan sonuca sonunda zor da olsa ikna olacaklar.
Bilemediğin düşünce kozmik güç kaynağı olduğu zaman eğileceksiniz karşısında.
Bir asır önce Mustafa Kemal Atatürk ile geldi yeryüzüne o huzur.
Kim o huzuru neden bozdu ise
Şimdi huzuru bozanların huzuru ilahi kudret Gök Tanrı tarafından bir sır ile o Türk sıralanarak bozuldu.
Önder Karaçay
Sizinle yüz yüze görüşmeye layık olanlar seviyesinde bulunamamak bedbahtlığı da can attığım o yüce saadetin gerçekleşmesine bir engel olarak düşünülemez mi?
Kurmay adayı Mustafa Kemal
Mustafa Kemal, eylem insanı olmanın yanında aynı zamanda bir fikir insanıydı. İmparatorluğun içine düştüğü durumu çok iyi anlıyordu. Ordu zayıftı. Ekonomi bitik durumdaydı. Vergileri dahi yabancılar topluyordu. Kapitülasyonlar nedeniyle Osmanlı halkı fakirleşmiş ve yabancılar üstün konuma gelmişti. Devlet idaresi, bu sorunları çözecek mekanizmaya
Yeni kurduğu cemiyeti arkadaşlarına emanet ederek çaresizlik içerisinde Yafaya dönen Mustafa Kemal, hayal kurmaya ve bir sonraki fırsatı beklemeye başladı. Vaktini kitaplarla geçiriyordu. Saray tarafından yasaklanmasına rağmen Avrupa’dan pek çok kitap getirtmişti. En çok ilgilendiği konular arasında Magna Carta ve Fransız İhtilali bulunuyordu. İngiliz Kralı’nın yetkilerini sınırlayan 1689 İngiliz Hakları Bildirgesinin ve 1766 Amerikan Bağımsızlık Beyannamesinin esaslarını özenle inceliyordu. Öte yandan askeri görevlerini de aksatmıyordu.
Uzun bir zamandan beri kendisiyle haberleşiyor olmakla teselli bulduğum bir kişinin sessizliğiyle… haberleşmedeki ilgisizliğini görmekle azap duyuyordum. Bugün o uzun süren sessizliği bozan bir mektubun gelmesi vicdan azabımı dindirdi.
Bir mektup… Evet; birkaç satırlık bir kağıt parçası… Fakat sevilen bir kalbin sevgi akışlarının yansıdığı bir ruhun hatırlandığı sahne olduğu için sonsuz önemi vardır. Bir muhitte yaşadığım ve his ve fikirde tam uygunluğun varlığı sebebiyle haklarında kalpten muhabbetler beslediğim arkadaşlarımla mümkün olduğu kadar sevgi alışverişinde bulunmayı arzu ettiğim gibi, araya uzaklığın girmesiyle yüzlerini göremediğim ve sözlerini işitmek hazzından mahrum bulunduğum kardeşlerimle de her türlü engele göğüs gererek haberleşmeyi son emelim bilirim. Zira bence kardeşlik bağı kutsal bir altın bağdır.
M. Kemal
Bugün bütçemin hesabına baktım.
Masrafları gelirin pek ziyade üstünde buldum. Şimdiye kadar para çantama girip çıkan parayı hesap etmek hatırıma bile gelmemişti. Fakat bu hesapsızlığın vahim neticesi olmak üzere pek büyük ıstıraplar altında manen, maddeten ezildim. Şimdi sarf olunan paranın harcama süresini ve yerini gösteren defterime baktığım zaman hareketimdeki düzensizlik gözüme çarpıyor. Her zaman bu defterin gözden geçirilmesiyle hissedilen pişmanlıklar, ihtimal hareket tarzını düzeltmeye yardım eder. Fakat henüz bunun tesirini idrak etmiyorum.
Sebebi, masrafların fazlalığından ziyade gelirin azlığıdır.
M. Kemal