Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve yok oluş vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir.
ZULMÜN BAŞI NEDEN ÖNE EĞİK? Bu işin altından ne çıkacak diye bekleyen zavallı insan dolu ülke. Canlı ölü sürüsü! Ne aradılar ise karşılarına Gök Tanrı ve mahşer tufanı ve canlı ölüler ibretinin kilidi çıktı karşılarına. Çaresizliği oynuyorlar. Ne olacağını bildiklerinden değil hırslarına yenilmiş olmanın sonucunu yaşıyorlar. Eee ne olacak o zaman. Hizaya gelip Gök Tanrı'nın yeryüzü üzerinde istediği adaleti sağlamak için yapılması gereken kamulaştırma kararı alarak milyonlarca insanı rahatlatan sonuca sonunda zor da olsa ikna olacaklar. Bilemediğin düşünce kozmik güç kaynağı olduğu zaman eğileceksiniz karşısında. Bir asır önce Mustafa Kemal Atatürk ile geldi yeryüzüne o huzur. Kim o huzuru neden bozdu ise Şimdi huzuru bozanların huzuru ilahi kudret Gök Tanrı tarafından bir sır ile o Türk sıralanarak bozuldu. Önder Karaçay
Reklam
Sizinle yüz yüze görüşmeye layık olanlar seviyesinde bulunamamak bedbahtlığı da can attığım o yüce saadetin gerçekleşmesine bir engel olarak düşünülemez mi? Kurmay adayı Mustafa Kemal
Japonlar zaten cengâver bir millettir. Memleket, 800 sene derebeylik içinde geçti. En çok sevdikleri harptir. Onlarda da şehitlik inancı umumidir.
Mustafa Kemal, eylem insanı olmanın yanında aynı zamanda bir fikir insanıydı. İmparatorluğun içine düştüğü durumu çok iyi anlıyordu. Ordu zayıftı. Ekonomi bitik durumdaydı. Vergileri dahi yabancılar topluyordu. Kapitülasyonlar nedeniyle Osmanlı halkı fakirleşmiş ve yabancılar üstün konuma gelmişti. Devlet idaresi, bu sorunları çözecek mekanizmaya
1905/6 yıllarında Mustafa Kemal..
Yeni kurduğu cemiyeti arkadaşlarına emanet ederek çaresizlik içerisinde Yafaya dönen Mustafa Kemal, hayal kurmaya ve bir sonraki fırsatı beklemeye başladı. Vaktini kitaplarla geçiriyordu. Saray tarafından yasaklanmasına rağmen Avrupa’dan pek çok kitap getirtmişti. En çok ilgilendiği konular arasında Magna Carta ve Fransız İhtilali bulunuyordu. İngiliz Kralı’nın yetkilerini sınırlayan 1689 İngiliz Hakları Bildirgesinin ve 1766 Amerikan Bağımsızlık Beyannamesinin esaslarını özenle inceliyordu. Öte yandan askeri görevlerini de aksatmıyordu.
Reklam
Mahmuz ile çatışma çok tehlikelidir. O derece ki, taarruzdan çok taarruza uğrayan kazanır. Çünkü: Harp gemileri manevrayı yavaş yapar.
3 Mart 1320 (16 Mart 1904) çarşamba
Uzun bir zamandan beri kendisiyle haberleşiyor olmakla teselli bulduğum bir kişinin sessizliğiyle… haberleşmedeki ilgisizliğini görmekle azap duyuyordum. Bugün o uzun süren sessizliği bozan bir mektubun gelmesi vicdan azabımı dindirdi. Bir mektup… Evet; birkaç satırlık bir kağıt parçası… Fakat sevilen bir kalbin sevgi akışlarının yansıdığı bir ruhun hatırlandığı sahne olduğu için sonsuz önemi vardır. Bir muhitte yaşadığım ve his ve fikirde tam uygunluğun varlığı sebebiyle haklarında kalpten muhabbetler beslediğim arkadaşlarımla mümkün olduğu kadar sevgi alışverişinde bulunmayı arzu ettiğim gibi, araya uzaklığın girmesiyle yüzlerini göremediğim ve sözlerini işitmek hazzından mahrum bulunduğum kardeşlerimle de her türlü engele göğüs gererek haberleşmeyi son emelim bilirim. Zira bence kardeşlik bağı kutsal bir altın bağdır. M. Kemal
8 Mart 1320 (21 Mart 1904)
Bugün bütçemin hesabına baktım. Masrafları gelirin pek ziyade üstünde buldum. Şimdiye kadar para çantama girip çıkan parayı hesap etmek hatırıma bile gelmemişti. Fakat bu hesapsızlığın vahim neticesi olmak üzere pek büyük ıstıraplar altında manen, maddeten ezildim. Şimdi sarf olunan paranın harcama süresini ve yerini gösteren defterime baktığım zaman hareketimdeki düzensizlik gözüme çarpıyor. Her zaman bu defterin gözden geçirilmesiyle hissedilen pişmanlıklar, ihtimal hareket tarzını düzeltmeye yardım eder. Fakat henüz bunun tesirini idrak etmiyorum. Sebebi, masrafların fazlalığından ziyade gelirin azlığıdır. M. Kemal
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.