TIRNAVA CADILARI
Cadıya, gulyabaniye, hortlağa inananlar dünyanın her tarafında her zaman bulunur. Bulgaristanın Türk idaresinde bulunduğu zamanlarda Tımava kadısı Ahmet Şükrü Efendi hükümet merkezine gönderdiği resmî yazıda neler anlatıyor! Bu mektup Hicrî 19 Rebiül âhır 1249 Milâdî 1833 tarihli olup devletin resmî gazetesi olan Takvim i Vekâyiin 69 uncu
Kuşağının altından musluğu açar, kadehi doldurur, peşine takılmış müşterisine içkiyi sunardı, kadehi alan da iki yudumda içer, ağzını da elinin tersiyle silerdi, argo deyimiyle ona da "yumruk mezesi" denilirdi. Ayaklı meyhanelerin cömertcesi ise cebinden iki üç leblebi çıkarıp verirdi.
Sayfa 15
Reklam
Demek, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm risaletiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, ubûdiyetiyle de Âhiret'in kapısını açar.
Biliyorum, bunca sene annelerini sevemediler çocuklar. Emin'e sevgisiyle, Ethem'le Ekrem'e sevgisizliğiyle eziyet etti Mürüvvet. Ama kötü bir kadın değildi. Onu şartlar o hale getirdi. O şart da benim işte, başkası değil. Beni affedemedi. Etmesi için de zorlamadım. Kolay değil. Çalışsın, size para göndersin diye kocanı kasabaya yolla, o da bir gün kucağında bebekle çıkagelsin, al bunu büyüt desin. Buna rağmen bir kere bile isyan etmedi bana. Karşıma geçip bağırmadı. Öyle olsa daha kolay olurdu. Kavga ederdik, döverdik, söverdik birbirimize, geçimsizliğimiz dışarıdan belli olurdu. Ama o yok saydı beni. Yokmuşum gibi davrandı. Söyleyecek bir şeyi olmadıkça konuşmadı benimle. Konuşurken de boşluğa konuştu. Seneler boyu odanın kapısını açar, odaya, odadaki boşluğa "Eve şu lazım, bu lazım..." der, kapıyı kapatırdı. Ben aslında istediklerini duvarlardan değil, benden istediğini anlardım. Yine de sevmeye sevmeye de olsa baktı Ethem'e. Ethem bilmez ama en büyük iyiliği de ona yaptı aslında.
Sayfa 151Kitabı okudu
"Ali Yakup Efendi, evlâdım, benim nail olduğumuz nimetler içinde gördüğüm en kıymetli nimet imandır. Bilhassa kadere imandır. Resûl-i Ekrem Efendimiz, ümmetine, bu gibi üzüntülerden, dertlerden kurtulmanın yolunun, kadere imanda olduğunu göstermiştir. "İnsanların tedirgin olmasının, üzüntülere, kederlere gark olup, kendi kendilerini helâk etmelerinin en önde gelen sebebi, geçmişe üzülmek, teessüfler etmek, yanıp yakılmak, ağlamak, boşuna nefes ve ömür tüketmektir... Sen de bilirsin ki, Efendimiz bir hadis-i şerifinde: Sakın (lev) kapısını açmayın, buyurmuştur. Yani geçmişi anarak, (keşke) demeyin. Keşke şöyle olsaydı, eğer böyle olmasaydı, demeyin. Öyle demeniz şeytana kapı açar, vesveseler, şüpheler, inkârlar, o kapıdan kalbinize girer. Fitne ve fesada sebep olur. "Ahın vâhın sonu gelmez. Kimbilir bunda da bizim bilmediğimiz ne hayırlar vardır. Kendini Yunanistan'a gitmemiş say, yahut gitmiş de hiç para almadan dönmüş say..."
Sayfa 307Kitabı okudu
"Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, risâletiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, ubûdiyetiyle de âhiretin kapısını açar."
Sayfa 106 - rnkKitabı okudu
Reklam
171 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.