Bir tütüncü dükkanında Boğaziçi'nin, Haliç'in ve Sultanahmet Camisinin resimleri bulunan üç kartpostal gördü ve hemen aldı. Yakındaki bir çiçekçiden gül ve laleden oluşan bir demet yaptırdı. Kartları çiçeklerin arasına sıkıştırdı ve Gönül Hanım'a sunarken: –Türklerin müşterek vatanlarının muhabbeti sizin çiçek kalbinizde böylece saklı kalsın, dedi. Gönül cevap verdi: –Ebediyyen...
Vatanımdaki gençlerin belki yüzde otuzu eceliyle ölmemiş, savaş meydanlarında veya kışlalarda can vermiştir. Öyle olmayaydı, birkaç kadınla evlenmek mümkün olan memleketimde nüfus fazlalığı Rusya ve Almanya'yı geçerdi. Vatan sathı insanı kıt bir harabe halinde kalmazdı.
Reklam
Bir arkadaş bulsam, ölümü göze alır, kaçar, Orhun vadisini, Karakorum, Karabalgasun, Koşu Çaydam harabelerini, bu Moğolların, Uygurların ve Türklerin üç eski başkentin, Kabe'yi tavaf eder gibi ziyaret ederdim.
Sayfa 19 - Mehmet TolunKitabı okuyor
"Radloff" gibi Ruslaşmış Almanlar, "Thomsen" gibi Danimarkalılar eski medeniyetimizin, Kuzey Çin çölleri ortalarında kalan belirtilerini buldular. Bu manevi hazinelerin esrarını açtılar ve bizlere, atalarımızın bu gafil torunlarına, milli gururlar kazandırdılar. Bu şerefe layık mıyız?
Taklide, benzeşmeye sebep ne? Bizim de bir büyük milletimiz, tarihimiz, varlığımız yok mu? Baştan başa bütün Asya'yı, bir kısım Afrika'yı, Fransa sınırlarına kadar Avrupa'yı işgal eden bizim ırkımız olduğu halde bu asaleti ne çabuk gönlümüzden çıkardık? Biz benliğimizi tanımazsak, kimse bizi tanımaya tenezzül etmez. Başkasının artığını yiyen, elbisesini giyen saygıya layık değildir...
Sayfa 16 - GönülKitabı okuyor
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.