Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Duş lifini bırakıp boş ellerini kalçasına götürdü. Du- daklarını yaladı. "Ee? Yanıma gelmeyi düşünmüyor mu- sun?" Gülümsedim. "Sadece bir dakikalığına seni izleme- nin tadını çıkarıyorum, bebeğim. Bu anı aklıma kazımak istiyorum." "Ah, ne kadar da tatlı." dedi ama sesindeki alaycı ton çok belirgindi. "Azgın bir
Sayfa 22
Biraz ötede, Weybridge'e doğru, beyaz iş giysileriyle köprünün üstüne uzun bir siper kazan askerler, arkalarında da daha başka toplar görülüyordu. " Yıldırımlara ok ve yayla karşı koymak gibi bir şey bu," dedi topçu eri. "Alev ışınlarını görünce dünyanın kaç bucak olduğunu anlarlar."
Sayfa 73
Reklam
Uygarlık, sevgili torunlarım, alev tabakalarının içinde ve ölüm nefesinin altında yok olup giden şey, uygarlıktı.
Sayfa 38 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Alev Alatlı
"Filistin benim canım, Filistin benim ciğerim. Filistin yaradır. Herhangi bir yerin işgalinden daha ağırdır. Çünkü olmayan bir hurafe üzerine kurulmuş, herkesin "miş" gibi yaptığı bir ülke İsrail ve bu kadar göz göre göre haksızlık çok ağır gelir bana " diyordu...
"Seni seviyorum,” diye fısıldadım. “Tüm dünyamı altüst etsen de seni seveceğim. Sırlar saklayabilirsin, bir devrim yapa­bilirsin, beni hayal kırıklığına uğratabilirsin, muhtemelen beni mahvedebilirsin ama ben yine de seni seveceğim. Buna engel olamam. Engel olmak da istemiyorum. Sen benim yerçekimimsin. Dünyamda ki hiçbir şey sensiz çalışmıyor.”
Sayfa 807Kitabı okudu
O halde beni dinle Ganya. Son bir defa ruhunu anmak istiyorum. Sen bana tam üç ay azap çektirdin. Şimdi benim sıram geldi. Bu çıkını görüyor musun? İçinde yüz bin ruble var. Ben onu şimdi hepinizin gözü önünde şöminenin içine atacağım. Hepsi şahit olsun! Alev sarınca, şömineden çek, çıkar şunu ama eldivensiz, çıplak ellerinle... Kollarını da sıva. Çıkarırsan, çıkın senin, bütün yüz bin ruble senin olacak. Parmakların biraz yanacak ama ucunda yüz bin var! Çıkını ateşten kurtarmak o kadar zor mu? Sen paranın peşinde ateşe atılırken senin ruhunu seyredeceğim...
Sayfa 200 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Reklam
Merano'da Güzden Kışa
Ekimin sona ermesiyle en son üzümler de toplandı. Fakat bağlar sanki alev alev yanıyor; yapraklar pirinç sarısı renginde pırıl pırıl, tek tek ışıldıyor, hafif rüzgârda titreşiyor... Doğaya güz inmiş, her yer koyu bir renge bürünmüş. Kasım birkaç gün önce vadiye adımlarını atmış. Fakat doğa hiç acelesi yokmuş gibi ona gülümsüyor.
Sayfa 127 - Everest Yayınları
Karanfil...
Beyaz bir buluttan bir gün ansızın.. Bir karanfil düştü parmaklarıma. Gözlerine kuşlar doldu bir kızın, Elleri karıştı ırmaklarıma.. Islak bir yürektir bende karanfil Ruhum,kokusunun dilencisidir.. Haşim,bu bir alev damlası değil, Büyük yangınların habercisidir.. O kızıl bir deniz, bense tenhayım, Onda umut,bende yalnızlık büyür. Ne dünya sonsuzluk, Ne ben dehayım, İçimde sadece şairler uyur, Bütün şiirleri söyleyen benim, Bütün çiçeklerin adı "KaRaNFiL" Her akşam bir yaprak olur kefenim, Haşim, bu bir alev damlası değil!
√ İşleyeceğimiz en büyük günah , birbirimize kayıtsız kalmamızdır.
Ee arkadaşlar hain miymiş, değil miymiş?
Ankara'da bu işler olurken, yakında İngiltere'den dönmüş olan İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, Padişah Vahdettin'i ziyaret etti ve kendisine İngiliz Kralı'nın selamlarını iletti. Padişah, "Türkiye'yi bugünkü duruma düşürenlerin aslında nüfusun yüzde 10'unu geçmediğini belirterek "İngilizlerin Kemalist orduyu bizzat neden ezmediğini" sordu. İngilizlerden, Kemalist orduyu bizzat ezmesini isteyen Padişah Vahdettin'in, bu sözleriyle o günkü koşullarda hayal aleminde yaşadığı anlaşılıyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.