"Kimse - kimse kitabını açmayı başaramadı mı?" dedi Hagrid, çökmüş bir halde. Bütün sınıf hayır anlamında başını salladı. "Onları okşamanız gerekiyor," dedi Hagrid, sanki bu dünyanın en bariz şeyiymiş gibi. "Bakın..." Hermione'nin kitabını aldı ve onu kapalı tutan Büyülü Seloteyp'i çıkardı. Kitap ısırmaya hamle etti, ama Hagrid dev gibi parmağını sırtından aşağı gezdirince titredi ve açılıp elinde sessizce durmaya başladı. "Ah, hepimiz ne kadar aptalız!" dedi Malfoy kıs kıs gülerek. "Onları okşamalıydık tabii! Nasıl tahmin edemedik!" Hagrid tereddütlü bir sesle, "Ben... komik olduklarını düşünmüştüm," dedi Hermione'ye. "Aman ne kadar komik!" dedi Malfoy. "Bize ellerimizi kopartmaya çalışan kitaplar vermek ne kadar esprili!" "Kapa çeneni, Malfoy," dedi Harry yavaşça. Hagrid'in morali bozulmuş görünüyordu ve Harry onun ilk dersinde başarılı olmasını istiyordu.
Sayfa 107 - ya malfoy djdfkfjhdkf
Bıkmamış iste
Şoförle aramızda çok komik bir konuşma geçti. ‘Yoldaş, siz Nâzım Hikmet misiniz?’ diye sordu bana. ‘Evet,’ dedim. Bu sefer: ‘Kimin evleneceğini,’ sordu. ‘Ben,’ deyince de kederle: ‘Aman, Hikmet yoldaş, onca yıl hapiste yattığınızı okumuştum. Mahpusluktan bıkmadınız mı?’ demesin mi? ‘Alışmışım bir kere kardeş. Ne yaparsın işte, alışkanlık!’ dedim.”
Reklam
Beni dinlerken, - Aman ne ekzantrik... - Aman ne tuhaf... - Olur şey değil!.. - Enteresan! - Ah, ne komik... diye kahkahayı basıyorlardı. Oysa ben üzüntülerimi, sıkıntılarımı, kızgınlıklarımı, çektiklerimi anlatıyordum. Benim çektiklerim onlara eğlenceli geliyordu. Aralarında, gözlerinden yaş sızan bir kadın görüp de "İşte duygulu bir insan!..." diye düşünürken kadın, - Ay şimdi bayılacağım, gülmekten gözlerimden yaş geldi... dedi. Ne desem, ne anlatsam gülüyorlardı.
Sayfa 54 - Adam Yayınları, 8. Basım (1997)Kitabı okudu
Komik valla :D
LYSANDER “Seni kızın babası seviyor Demetrius. En iyisi sen Hermiya'yı bana bırak, babasıyla evlen.”   EGEUS “Aman ne komik Lysander!”
- Sandy McWilliams adında kel kafalı yaşlı bir melekle bir hayli sohbetim oldu. New Jersey’in bir yerlerindendi kendisi. Onunla birlikte epeyce dolaştık. Sıcak öğle sonlarında ya bir kayanın gölgesinde ya da onun yabanmersini çiftliğinin bataklığımsı çamurunun dışındaki oldukça yüksek çayırlık alanlardan birinde yan gelip yatar ve pipo içerek her
Volpin paltosunu giymiş kapının önünde dikildiğinde beni kucaklamış ve yumuşacık sesiyle: “Evlen, onunla,” demişti. “Seven bir erkeğin güçlü duygularının etkisiyle böyle davranıyor. Bu iyi bir şey. Sen de Nâzım, biraz yavaş ol. Türk tutkuların ağır geliyor Vera’ya, taşıyamıyor. Biraz gayret et, yumuşamaya çalış. Yoksa her şey yolunda. Çok iyi olacak. Eminim.” Nikâh dairesine gidişimizi anımsıyorum. Taksiye binmiştik. Yanımızda dostumuz Tosya vardı. Nikâh dairesine vardığımızda Tosya ile ben binaya doğru ilerlerken sen taksinin parasını ödemek için kalmıştın. Arkamızdan yetiştiğinde kahkahalarla gülüyordun. “Şoförle aramızda çok komik bir konuşma geçti. ‘Yoldaş, siz Nâzım Hikmet misiniz?’ diye sordu bana. ‘Evet,’ dedim. Bu sefer: ‘Kimin evleneceğini,’ sordu. ‘Ben,’ deyince de kederle: ‘Aman, Hikmet yoldaş, onca yıl hapiste yattığınızı okumuştum. Mahpusluktan bıkmadınız mı?’ demesin mi? ‘Alışmışım bir kere kardeş. Ne yaparsın işte, alışkanlık!’ dedim
Reklam
69 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.