Marianne ile aralarında her ne varsa bir yararı olmadı hiç kimseye. Yalnız akıl bulandırdığı, ıstırap çektirdiğiyle kaldı. Ne yaparsa yapsın, Marianne'e yardımcı olamıyor Connel. Korkunç bir tarafı var Marianne'ın; varlığının zemininde kocaman bir boşluk var. Hani asansör beklersin de kapılar açıldığında karşında hiçbir şey yoktur, uzayıp giden korkunç ve karanlık asansör boşluğuyla karşılaşırsın ya, aynen öyle. Diğer insanları anlaşılır kılan ilkel bir savunma ya da hayatta kalma içgüdüsü yok Marianne'de. Bir noktada bir dirençle karşılaşacağını düşünerek eğildikçe eğiliyorsun ama önünde her şey dağılıyor. Buna rağmen her an onun uğruna yere yatıp ölmeye de hazır ki Connel'ı kendi gözünde değerli bir insan yapan tek şey bu.
Bu bölümün başlığı muhtemelen pek çok Hristiyan'ın üzerinde çok az düşündüğü önemli bir konuyu ortaya koyuyor. Üzerinde ne kadar da az düşünülse, bu (zarar görme pahasına göz ardı ettiğimiz) oldukça önemli bir konudur. Kutsal Kitap'ın Rab korkusu hakkında söyleyeceği çok şey vardır, ancak Hristiyanların büyük bir çoğunluğu bu kavramı