–Neden kör olduk?
–Bilmiyorum, belki bir gün nedenini öğreniriz.
–Ne düşündüğümü söyleyeyim mi sana?
–Söyle.
–Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük.
–Gören körler mi?
–Gördüğü halde görmeyen körler.
Sayfa 330 - Kırmızı Kedi Yayınevi, Çağdaş Dünya Edebiyatı 84, 29. BasimKitabı okudu
Ne beyhude, ne nafile arar dururlar aşkı, erkeklerle kadınlar.
Sanırlar ki, huzura kavuşacaklar,
mutlu olacaklar bulduklarında, ya da haz duyacaklar.
Oysa biz bulmuştuk onu, yakaladık; ama nasıl da farklıyız
Sen de biliyorsun, ben de: Böyle bir aşk kaynağıdır acılarımızın.
Böylesine yaşanmazsa aşk, aşk değildir.
Öykünmedir, özentidir.
Yapay bir güldür ancak.
Öylece yaşayıp gider çoğu.
Belki yaşayabilmelerinin tek yolu bu…
sevgili.. alevim... benim.
rüya da görüyorum artık. bu da yeni çıktı. eskiden bilmezdim rüya denen şeyi, daha doğrusu uyanıkken yakalardım onu. geçenlerde istiklal caddesi'nde bir çocuk gördüm; hafif yan yatmış, önünde mukavva bir kutu, kutuda yanan bir mum, sanki bir yerlere akıyor gibiydi. nereye mi akıyordu? bilmiyorum ama, hani bir
İbrahim ve Yakup Tanrı'dan miraslarını almak üzere kendi haklarından ve yeteneklerinden vazgeçtiler. Bu formül (kişinin mirasını almak için vazgeçmesi) bir çeşit "ruhsal yasa" olarak da kabul edilebilir. Hepimiz Sir İsaac Newton'un evrensel yer çekimi yasası gibi "doğa yasalarına" veya "bilimsel yasalara"