Çünkü Beatrice, Dante’nin manevi varlığının en önemli, en vazgeçilmez motifi, hayatının belli başlı olayıdır.
Çünkü Beatrice, Dante’nin manevi varlığının en önemli, en vazgeçilmez motifi, hayatının belli başlı olayıdır.
Reklam
"Fakat beyim," dedi Beatrice, "bir insanın gönlünde gerçekten ne yattığını görmek zor değil midir? Görünüşe aldanmak o kadar kolay ki." "Doğru söylüyorsunuz saygıdeğer hanımcığım, ama biz kayıkçılar yıllar boyu o kadar çok insanla karşılaşırız ki, aldatıcı görünüşün ötesine nüfuz etmemiz pek uzun sürmez. Ayrıca yolcular en aziz anılarından bahsederken gerçeği gizlemeleri imkansızdır. Bir çift birbirlerine sevgiyle bağlı olduğunu iddia eder, oysa biz kayıkçılar sevgi yerine hınç, öfke, hatta nefret görürüz. Ya da koskoca bir çoraklık. Bazen sadece ve sadece bir yalnızlık korkusu. Yıllara göğüs germiş kalıcı sevgiyi pek nadiren görürüz."
Sayfa 39 - YKYKitabı okuyor
BEATRICE siz hala konuşuyor musunuz sinyor Benedick? kimsenin size kulak astığı yok. BENEDICK oo, kibirli sinyorina, siz hala yaşıyor musunuz? BEATRICE başınızın etini yiyerek beslenmek dururken hiç ölür mü­yüm sinyor Benedick? kibarlık huzurunuzda kibre dö­nüşür. BENEDICK kibarlığın bu kadar dönek olduğunu bilmezdim. bir bil­diğim varsa bütün kadınlar beni sever; tabii sizin dışınızda. keşke ben de onları sevebilseydim. ama yüreğim mi katı, nedir? hiçbirini sevemiyorum. BEATRICE ne mutlu kadınlara. yoksa başlarına bela kesilirdiniz. tanrı'ya şükür ben de soğukkanlıyım. benim huyum da sizinkine benzer. köpeğimin bir kargaya havlaması, bir erkeğin aşk yeminlerinden daha hoş gelir kulağıma. BENEDICK aman siz bu akıldan şaşmayın, yoksa zavallı bir adamın yüzü tırmık içinde kalırdı. BEATRICE bazı yüzler yolunsa da daha beter olmaz, sizinki gibi.
Kimin ne okuduğu, kitap okuyup okumadığı kendi bileceği iş. İnsanların ne yaptığı beni ilgilendirmiyor, nasıl yaşayacaklarını söylemek bana düşmez. Ama benim üzerimde söz hakkı olan insanlar söz konusu olunca durum farklı. Onların okumalarını istiyorum çünkü; sınırlı, vasat hayalleri bir gün benim kabuslarıma dönüşebilir.
“Kitap okumayı seviyorum, bu beni rahatlatıyor ama sadece okumak da değil, onları tam anlamıyla anlamak istiyorum, her şeyi bilmek istiyorum ben. Yazarları, o kitapları yazdıkları yerleri, yazma sebeplerini, yaşadıkları dönemi, o dönemin şartlarını... Sadece raftan bir kitap almak ve kütüphanemi doldurmak istemiyorum. Jane Austen'in masasına dokunmak istiyorum mesela, Dante'nin Beatrice ile karşılaştığı o sokaktan geçmek istiyorum. Hemingway'in kendini öldürdüğü o silaha dokunmak istiyorum. Notre Dame Katedrali'nde ‘yazgı’ kelimesini arayıp parmaklarımı o duvarlarda dolaştırmak istiyorum. Bence insan sırf matematikte başarılı diye tıp okumamalı, evet, benim için çok kolay olurdu ama bende bir insanı iyileştirme güdüsü yok, yolda gördüğüm birini hastaneye götürebilirım ama onun yarasına dokunamam ya da bir başkası sırf çok iyi ezber yapıyor diye hukuk okumamalı, önemli olan vicdan sahibi olması olmalı, adaletli olması, meslekler derslerdeki başarıya göre değil, insan ruhuna göre seçilmeli. Ailem benim ruhumda edebiyatın olduğuna inanmıyor çünkü onlar bakarken hiç şiir okumadım, onlar etrafımdayken elimde sadece test kitaplarım vardı, bu biraz da benim suçum, onlara kendimi anlatamadım.”
Sayfa 64 - Martı yayınları, Nazlı.Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.