Gene karısının anlattığına göre. Beyfendiler beyfendisinin sözünü kesen bir başka beyfendi: "Halkımıza kahve verme, şeker varme, gaz verme, hatta ekmek vermez zarar yok... Yeter ki ibadethanelerini onar, radyolarında mevlüdünü, ardından da gümrah sesli dua hanlarının kalpleri dalgalandıran seslerini eksik etme!" sesli dua hanlarının kalplerindeki dalgalandıran seslerini eksik etme!
Bir pazar sabahı New York metrosunda başımdan geçen küçük çaplı bir paradigma değişimini hatırlıyorum. Herkes sessizce oturuyordu. Birtakım insanlar gazete okuyordu, bazıları düşüncelere dalmış, bazıların da gözlerini kapatmış, dinleniyordu. Sakin ve huzurlu bir ortamdı. Sonra birdenbire, bir adam çocuklarıyla birlikte vagona bindi. Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültüsüydü ki, hava birdenbire tamamen değişti. Adam, yanıma oturup gözlerini kapattı, durumdan habersiz gibiydi. Çocuklar koşarak bağırıp çağırıyor, eşyaları fırlatıp atıyor, hatta bazı yolcuların gazetelerini kapatıyorlardı. Ama yanımda oturan adam hiçbir şey yapmıyordu. öfkelenmemek zordu. adamın, çoçukların böyle vahşice koşuşmalarına aldırmayacak ve bu konuda hiçbir şey yapmayacak, hiç bir sorumluluk üstlenmeyecek kadar duyarsız olmasına inanamıyorum. Metroda herkesin sinirlendiği belliydi. Sonunda, bana olağanüstü gelen bir sabırla ve kendimi tutarak Adama dönüp: Beyfendi, çocuklarınız birçok kişiyi rahatsız ediyor, onlara biraz daha hakim olamaz mısınız? Dedim. Adam, durumu henüz fark ediyormuş gibi bana bakarak usulca, " Ah, çok haklısınız, bir şeyler yapsam iyi olacak. Hastaneden geliyoruz. Anneleri bir saat önce orada öldü. Ne düşüneceğimi bilemiyorum. Galiba çocuklar da bununla Nasıl baş edeceklerini bilemiyorlar," diye yanıtladı. Birdenbire herşeyi başka türlü gördüm. Başka türlü gördüğüm için de başka türlü düşünmeye, başka türlü hissetmeye ve başka türlü davranmaya başladım.....
Reklam
- Bu işçi milleti böyledir beyfendi, dedi, bunlar doymaz, siz verdikçe onlar daha ister... - Sonu gelmez ki bunun... - Onun için beyfendi, baştan verilmeyecek istedikleri...
Ahmetler
Kimimiz Ahmet Bey, Kimimiz Ahmet Efendi; Ya Ahmet Ağayla Ahmet Beyfendi?
Ahmetler Şiiri 1949 'Karşı' KitabıKitabı okudu
Gözlüklü Beyfendi
Gözlüklü Beyfendi, elinde tuttuğu kitaptan şunları okuyordu: 1882 de Rusya'da idam cezasına çarptırılan nihilistlerin affı için, Rus çarına gönderdiği mektupta Victor Hugo şöyle yazıyordu: "Rasgele bir ses hem hiç kimsedir, hem herkestir. Adı bilinmeyen büyük kalabalıktır. Bu sesi dinleyiniz, "Af!" diyecektir. Ben de karanlığın içinden "Af!" diye bağırıyorum. Burada aşağıda af, yukarda da af demektir. Halk için imparatordan af istiyorum; yoksa imparator için Tanrı'dan af dilerim." Dinleyenler büyük merakla: — "Ne olmuş sonra? Çar affetmiş mi?" diye sordular. Gözlüklü Beyfendi: — "Evet, çar affetmiş idam cezasına çarpılan beş suçluyu" dedi.
Sayfa 77
''Fakat her şey geçer. Her şey unutulur.'' ''Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyfendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var...!
Sayfa 61 - ykyKitabı okudu
Reklam
894 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.