Kuyucaklı Yusuf

Sabahattin Ali
"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu." Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
222 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1937
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

240 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
Bu bir incelemeden çok dertleşmedir. Allah bütün hastalara acil şifalar versin... Bu kitabı ilk (23 Kasım) okumaya başladığımda , hayatımda her şey mükemmel gidiyordu. Fakat finalini soğuk bir hastane koridorunda doktoru beklerken yapacağım hiç aklıma gelmezdi. Babamın geçirdiği kalp krizi nedeniyle yaklaşık 5 gündür hastanede yatıp
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Ataç Yayınları · 2019188,5bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
l Şair ve öykü yazarı olan Sabahattin Ali'nin 1937 yılında kaleme aldığı ve yayımladığı ilk romanıdır. Aynı zamanda eserdeki Yusuf edebiyatımızın ilk romantik kahramanı olarak görülür. Yazar, eserini 1931'de, Aydın Cezaevi'nde yatarken tanıştığı Yusuf'un yaşadığı olaylardan yola çıkarak kaleme almıştır. En başta üç cilt olarak
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021188,5bin okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yusuf'un Öyküsü
Merhaba 1k okuyucuları :) Sabahattin Ali’yi çoğu insan her ne kadar Madonna ile tanımış olsa da Yusuf ile tanımak ayrı bir hazdır. Yusuf, Madonna kadar sosyal mecrada popülariteye ulaşamamışsa da; bence ikisi de bir birinden ayrı karakterler olup, ikisi de karakteristik kişiliğin zirveleridir. Anne ve babası gözleri önünde katledilen ve küçücük
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Gönül Yayıncılık · 2019188,5bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
KUYUCAKLI YUSUF İNCELEMESİ- Dikkat spoiler içerebilir!
Milli eğitim bakanlığı onaylı 100 temel eserden biridir. Sabahattin ali denilince akla kürk mantolu Madonna gelir ama benim için KUYUCAKLI YUSUF ayrı bir yerdedir. Herhalde insanlarda biraz ezber sevgi var galiba ... Balıkesir Edremit'te geçen köylüler ile memurların çekişmesinin anlatıldığı toplumsal arka planı aydınlatan betimlemeleriyle okuyucuyu mesteden romanlardandır. Yusuf 9 yaşında , anası babası eşkıya baskınında öldürülmüş Kaymakam Selahattin Bey tarafından evlatlık edinilmiştir. Kuyucaklı Yusuf , erdemleri ve kusurlarıyla, bir yetimin, bir evlatlığın öyküsünden insanlık durumuna çıkmayı başarmış bir yapıt olarak kitaplığımızda olması gereken bir eser olarak yerini almıştır . Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021188,5bin okunma
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Öykücü olarak bilinen Sabahattin Ali'nin ilk yazdığı romandır. Ve bence en güzel romanıdır. En azından benim için öyledir. Kürk Mantolu Madonna'nın isminden dolayı fazla ilgi gördüğünü düşünüyorum. Evet o da mükemmel denecek kadar güzel bir roman ama, Kuyucaklı Yusuf gibi değil açıkçası. Kuyucaklı, heyecanı sürekli üst seviyede olan bir roman.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021188,5bin okunma
222 syf.
7/10 puan verdi
Aydın'ın Nazilli ilçesinin Kuyucak köyünde başlayan ve Balıkesir'in Edremit ilçesinde biten hayatlar... Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali'nin 1937'de basılan ilk romanıdır. Döneme ayna tutan, yansıtan ve betimlemeleriyle romanın içine sürükleyen bir eser haline gelmiştir. Yusuf'un annesi ve babasının eşkıyalar tarafından öldürülmesi ile olaylar başlar ve bir kaymakamın onu evlatlık edinmesi ile devam eder. Kaymakamın birde kızı vardır. Muazzez. Küçük bir kasabada yaşamaya başladıklarında başlarına ne denli büyük dertlerin geleceğinden habersizdirler. Ölümler, ayrılıklar, yalnızlıklar, çaresizlikler... Eseri her ne kadar sürükleyici bulsam da yer yer fazla betimlemelerden dolayı olaylardan koptuğumu fark ettim. Bazen de bir yeşilçam filmi izliyormuşum gibi hissettim. İlk sayfalardaki etki ortalara doğru azalmaya başladı ama sonunda beni çok şaşırttı hiç böyle bir son beklemiyordum. Daha önce Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını ve Sırça Köşk'ünü okumuştum. Bu üç eserde bende aynı izlenimi bıraktı diyebilirim. Üzüldüğüm iki nokta var ki ilki şudur; Biliyorsunuz kendisi Ali Ertekin tarafından öldürülmüştü. Eğer öyle olmasaydı söylentilere göre Kuyucaklı Yusuf'a devam niteliğinde bir cilt daha yazacakmış. Belki o zaman Yusuf'un bundan sonra hayatına nasıl devam ettiğini öğrenmiş olurduk. Açığa kavuşması gereken, bana göre yarım bırakılmış çok şey vardı. İkincisi ise o dönemin yaşantısını, beklentilerini okudukça günümüzden çok bir farkı olmadığını anladım. Hala gelişmekte miyiz ? Yoksa gittikçe geriliyor muyuz ?
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021188,5bin okunma
222 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Kitabı az önce bitirdim hemen yazmak istedim. Öncelikle çok beğendim. Çok akıcıydı ve hiç sıkılmadım. Kürk Mantolu Madonna’dan daha çok beğendim, herkesin mutlaka okuması gereken bir roman olduğunu düşünüyorum. ️ Kitabın konusuna gelirsek Yusuf’un anne babası öldürülüyor. Olay yerine gelen Kaymakam Selahattin Bey hem Yusuf’un kimsesi olmaması hem de erkek evlat sahibi olmaması nedeniyle Yusuf’u evlatlık ediniyor. Kaymakamın birde küçük kızı var: Muazzez Daha Muazzez küçükken Yusufla çok iyi anlaşıyorlar. Sonra aralarındaki bu ağabey-kardeş ilişkisi zamanla değişiyor. Kitaptaki karakterlerin hepsini ayrı ayrı sevdim diyebilirim. Okurken Selahattin Bey’e kendimi çok yakın hissettim, evlatlık olarak aldığı çocuğu kendi öz evladından bir kere olsun ayırmadı, tüm ailenin geçimini sağladı,hiçbir zaman şikayet etmedi. Yusuf’un Muazzez’e karşı tavırları çok inceydi, kitabın sonlarında Yusuf’a çok üzüldüm. Böyle bitmesini hiç istemezdim. Muazzez, Yusuf’un da dediği gibi saf iyi niyetli bir kızdı, onun hali içimi parçaladı. Birde evin hanımı Şahinde var. Kadının bu kadar umursamaz, kendinden başka kimseyi düşünmeyen bencil halleri dayanılmazdı. Bir anne daha ne kadar düşüncesiz olabilir bilmiyorum. Kitabı en kısa zamana okumanızı öneririm, eminim sizde çok beğeneceksiniz.️
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021188,5bin okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Sabahattin Ali'nin sıradan bir insanı anlattığı, dönemin gündelik yaşamı ve iktidar ilişkileri üzerine fikir sahibi olunabilecek kitabıdır. SPOİLER!!!!!!!!!!!!!!!! Sabahattin Ali'nin diğer kitaplarında da olduğu gibi kitabın en temel karakteri bir kahraman değil, kusurları olan sıradan bir insandır. Yusuf korkak biridir. Hayatı ile ilgili karar
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Ataç Yayınları · 2019188,5bin okunma
222 syf.
8/10 puan verdi
yusuf ile muazzezin'in aşkını anlamanın çok kolay olduğu romandır. yazar muazzez'in babasına çok taraflı bakmaktadır. görev yaptığı sürece kasabanın ileri gelenleri ile ilişmeden yaşayan akşamcıdır. sadece kendi gibi memurlarla akşamları içki içer. eve sadece uyumaya gelir, zayıftır, sürüklenmektedir. evlatlığı ile kızını kendisinden oldukça küçük, cahil, talibi istediği gibi çıkmamış hayattan alacağı olan şahinde hanıma bırakır. sahinde biri yetmezken ikincisi gelmiş olan çocuklarla daha da kızgındır. sahinde çocukları beraber bırakır, gündüz gezmelerine çıkar. bu nedenle bir anlamda yusuf öksüzken muazzez de öksüzdür. yusuf annesi, babası, arkadaşı, abisi, öğretmeni her şeyi olmuştur muazzezin, ya da başka deyişle her şeyden bir eksiği ki sonra birbirlerinin her şeyi olacaklardır. ailede herkes sürüklenir. baba sürüklenir, yusuf sürüklenir, muazzez çaresiz sürüklenir sadece sahinde sürüklemeden çıkıp yön tayin etmeye çalışır ki onun çabası beyhudedir, çabası farklı yöne, daha kötüye sürüklenmeyi engel olamaz. nezdinde bir anlamda dokunulmaz, sağlam ahlaklı bu çocuğun bu kadar kolay akıntıya kapılmasını anlayamadım. zira yusuf bir taraftan her şeye göze alabilecek denli gözü kara bir taraftan da yaşamı ötelecek kadar yaşam tembeli .... kimbilir üç kitap olsaydı roman o zaman bu trajediler belki daha anlamlı olabilirdi.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021188,5bin okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
Kuyucaklı Yusuf
Milli Eğitim Bakanlığı Onaylı “100 Temel Eser” listesinde yer alan Kuyucaklı Yusuf Aydın Nazilli’nin kuyucak köyünde başlayıp Edremitte devam ediyor. Sebahattin Ali’nin Aydın’da cezaevinde yatarken tanıştığı Yusuf’un yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldığı eserdir. Romanın giriş cümlesi: “ 1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın’ın kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler.” Bu olay çocuk yaştaki Kuyucaklı Yusuf’u bambaşka bir hayata sürükler… Spoiler vermeden Yorumlayabilirsem Romanın kurgusu,edebi dili,betimlemeleri,karakter zenginliği,zaman-mekan bütünlüğü ve güçlü mesajları eserin önemini net bir şekilde gösteriyor. Yusuf’un yabanlığı ve hırçınlığının altında kocaman bir yüreği ve saflığı var. Yusuf ve Muazzez aşkının evliliğe varıp ve hiç beklenmedik bir yöne gitmesi bambaşka bir etki bıraktı üzerimde. Romanda sadece Yusuf’un yaşamı ve duyguları değil, 1910’ların Anadolu’sundaki toplumsal yaşam,kültürel yapı,köylülerin çaba göstermeden Hükümet temsilcilerinin ve paralı köylülerin olaylara istedikleri şekilde yön çizmesine razı oluşları çeşitli olaylarla roman içerisinde anlatılmaktadır. Keyifli okumalar
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Koridor Yayıncılık · 2020188,5bin okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.