Şiire karşı menfi temayülünde Hz. Muhammed, tüm masalları yasaklamakla azami derecede tutarlı görünüyor. Gerçek olandan imkânsız olana doğru gidip gelen ve inanılması nâmümkün olanı gerçek ve şüphesiz olarak sunan uçarı bir hayal gücü kudretinin bu oyunları, şarkî hisler, hafif bir sükün ve rahat avarelikler için olabildiğince uygundu. Harikulade zemin üzerinde yüzen bu hayali şey, Sasaniler zamanından beri nâmütenâhi çoğaldı; sanki Binbir Gece'de gevşek bir ipe dizilmiş halde misal olarak önümüze konuldu. Onların gerçek karakteri hiçbir ahlâkî maksa da matuf olmamaları ve bu yüzden insanları bizzat kendine değil, bilakis kendinin ötesinde sınırsız özgürlüğe sevk eder ve taşırlar. İşte Hz. Muhammed tam da buna karşı olanı istiyordu.
ÇOCUKLAR DURMADAN KİTAP OKURLARDI! BİRİNİ BİTİRİR, ÖBÜRÜNE BAŞLARLARDI! Hayatın ayrılmaz bir parçasıydı kitaplar! Çocuklarına kitap okurdu analar babalar! Her çocuğun başucunda bir kitap dururdu! Odası baştan başa kitaplarla doluydu! Akıllara durgunluk veren masallar, Korkunç canavarlar, zalim padişahlar, Tahta bacaklı korsanlar, kırk haramiler, Cinler, periler, bir de çizmeli kediler, Beyaz atlı prensler, pamuk prensesler, Kötü yürekli vezirler, yedi cüceler, Hırlısı hırsızı, yamyamı, yarım akıllısı, Gezer geceyarısı balkabağından arabası. Bu akşam Binbir Gece Masalları mı istersiniz, Yok ben Define Adası okuyayım mı dersiniz?
“Ne çizilmişse yazgımıza onda yürüdük
Kim için çizilmişse bir çizgi, çıkamaz ondan
Bir insanın ölümü için yazılmışsa bir mekan
Ölmez o mekândan başkasında.”