Gökyüzü alımlıydı, denizse çarşaf gibi; Artık her şey karanlık, kanlıydı benim için, Yazık! İçindeymiş gibi kalın bir kefenin, Bir başka benzetişte saklamıştım kalbimi.
Yani hiçbir duyguyu sahiplenmezdi Nihan, misafir ederdi. Tüketeceğinden korkardı. Sonra sonra bazılarını sahiplendi ama. Tehlikeli olanları. Onun için susuz bir deniz, güneşsiz bir çöl vardı; topraksız yer, havasız gökyüzü vardı. Biraz tuhaf oldu ama başka türlü nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bu yüzden beni hem sevdi, hem sevmedi.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Yağmurun dinmesini bekledi. Yağmur dindikten sonra hesabı ödedi. Ağır adımlarla kahveden çıktı. Karşıya geçmeden bir süre kaldırımda yürüdü. Yolun boş olduğu bir sırada karşı kaldırıma geçti. Güneşsiz gökyüzü, havanın kokusu ve yolların gölgesizliği ona, başka bir zamanı, daha önce içinde yaşadığı başka bir şehri hatırlattı. Hatıralar, bana duyularımın var olduğunu belirtiyor;
İletişim Yayınları
Sanki Floransa sadece mayıs ayında yaşıyor. Onu daha önce başka bir mevsimde ziyaret etmiş olan insan, mayısta geldiğinde her şeyi ilk kez gördüğünü sanır. Çünkü sadece bu haftalarda Floransa'da gökyüzü İtalyan Rönesans ressamlarının kullandığı yumuşak maviye bürünür.
Sayfa 260 - Everest Yayınları
Yaşamak
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış , Sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avusturalyaya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek
Sayfa 272Kitabı okudu
Büyük bulutlar geçer ve kaybolur, bir inek bir tutam otu yolar, dünya döner ama aynı zamanda durur, bir papatya bir ay yaşar, bir gün geçicidir, akşam yıldızına sabah yıldızı da denir. Bazen gökyüzü üflenmiş cam bir top gibi genişler, uzaklaşır ve kaybolur. Enrico ateş eder, yaban ördeği yere düşer, bir anda soylu uçuş pencereden atışan çöpün düşüşüne dönüşür. Yerçekimi yasası kesinlikle doğada garip bir faktördür; sadece kelimeler ondan korunur, hatta Leipzig'in Teubner Yayınevi'nden basılmış olan Yunan ve Latin klasiklerinden bile.
Reklam
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş... Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağını bilemeyiz. O hayatlar yaşanıyor, evet, ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız. Her yere gidip herkesle tanışamaz, istediğimiz her mesleği yapamayız tabii ama o hayatlarda hissedeceklerimizin çoğunu hissedebiliriz yine de. Kazanmanın nasıl bir his olduğunu anlamak için bütün sporları yapmamız gerekmiyor. Müziği anlamak için gelmiş geçmiş bütün müzik eserlerini dinlememiz gerekmiyor. Şaraptan zevk alabilmek için dünyadaki bütün bağların üzümleriyle yapılmış bütün şarapları tatmamız gerekmiyor. Sevgi ve gülmek, korku ve acı, bu hayattaki en geçer akçeler... Olmamız gereken tek bir kişi var. Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var. Her şey olabilmemiz için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe. Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım. Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz."
Sayfa 271Kitabı okudu
*~●。。Her birimiz yaşam rüzgârının yerden kaldırıp daha sonra yere attığı toz taneleriyiz. Daha büyük bir güce dayanmalıyız, küçük elimizi başka bir elin tutmasına izin vermeliyiz çünkü bugün hep belirsiz, gökyüzü hep uzak ve yaşam bize yabancı.
Sayfa 167 - Ayrıntı Yayınları Çeviren Orhan TuncayKitabı okuyor
Kırmızı ceketini giyemiyordu o artık, Çünkü şarap kırmızı ve kırmızıydı kan da, Ellerine de şarap, bir de kan bulaşmışdı Ölünün başucunda onu bulduklarında, Sevdiği kadıncağız, sevgilisiydi ölen, Öldürmüşdü kadını vurarak yatağında. O da yerini aldı Suçlular arasında, Soluk gri bir tulum sarkıyordu sırtından; Bir de kasket başında,
"Pippin nefesini tutarak daha yatana ilerledi, adım adım. Sonunda diz çöktü. Elini sinsi sinsi uzatıp yavaşça o tümseği kaldırdı: Pek öyle beklediği kadar ağır değildi. "Belki de sadece bir iki parça bir şeyini koyduğu bir çıkındır," diye düşündü garip bir rahatlama hissiyle; ama çıkını bir daha yerine bırakmadı. Bir süre onu sıkı
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.