8 Mayıs 1931'de Cahit Sıtkı Tarancı'nın, kız kardeşine yazdığı mektup.
💙 dua gibi
Nihal,
Biz, şimdi arasında nice mesafeler bulunan iki uçurumda birbirlerine seslerini işitmek için didinen iki garip yolcuyuz, ikimiz de yukarı tırmanmak için uğraşıyoruz. Kanatlarımız yok ki uçalım, cambaz değiliz ki çeviklikle yukarı tırmanabilelim. Hayır Nihal, biz yukarı çıkmaktan vazgeçelim, tepeler alçalsın ve bizim hizamıza gelsin. Etrafımızda ne varsa çöksün ve biz yalnız ortada kalalım... O vakit düz bir arazide birbirimize doğru koşabiliriz... Bize başka bir meydan lazım. Şimdi ömrümüz siyah ve gürültülü. Beis yok. Yarın beyaz ve sessiz olacaktır. Bu beyazlık ve sessizlik ruhumuza sinecek ve biz iki kardeş beyaz bir denizde yüzeceğiz.
Milli Eğitim Bakanı olsaydım eğer, ilkokul birinci sınıftan itibaren zorunlu dersler listesine girmesi gereken ders olarak "yolda yürüme adabını" eklerdim. İnsanımız, yolda yürümeyi bilmiyor, bilmediği gibi öğrenmeye, öğretmeye, yolda yürüyenlere karşı saygı duymaya da tenezzül etmiyor. Yolun tam ortasında durup sohbet eden teyzeler, yolda üstünüze üstünüze yürüyen insanlar, ufacık kaldırımlarda yanyana yürümeler falan.
EĞİTİMSİZLİKTEN!
Ayrıca yolda yavaş yürümek yasaklanmalı.
Bugünden sonra artık ben de sokaklardaki yaya canavarı olmaya karar verdim, karşıma çıkmayın;))