Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATSIZ'DA ASKERLİK-ORDU-SAVAŞ-DİSİPLİN 31 Ağustos 1962 tarihinde çıkan Millî Yol dergisinin 31. sayısını elimize alınca, İzmirli Türkçü gençler olarak ne kadar heyecanlandığımızı hatırlıyorum. Orta sayfada Atsız'ın "30 Ağustos ve Türk Ordusu" başlıklı yazısı yer alıyordu. Yazıyı defalarca okumuş, birbirimize aktarmıştık. O
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Reklam
Kabartmalı çiniler Selçuk mimarisinde çok enderdir. Bunlar özellikle kitabe­ler, yazılar için kullanılmıştır. Daha az olarak bitkisel desene rastlanır. Bu güne kalan örneklerin çoğu lahitler üzerinde yer almaktadır. Çini hamuru yumuşakken üstüne kalıpla şekiller kabartma teşkil edecek şekilde basılır. Aynı kabartma desen etrafı kesilerek de çıkarılabilir. Çini pişirildikten sonra üzeri tek renk krem, firuze, lacivert, mor veya yeşil sırla sırlanarak tekrardan fırınlanır. Daha etkili, lacivert zemin üzerine beyaz ka­bartma sülüs yazılı bir cinsi de vardır. Bunlarda çiniye beyaz astar çekildik­ten sonra kabartma yazılar şeffaf renksiz sırla, çukurlar lacivert sırla sırlanır ve fırınlanır. Sivas I. İzzeddin Keykavus Türbesi cephesinde (1219-20). Kon­ya Alaeddin Camii'ne bitişik il. Kılıç Arslan Türbesi lahdinde (12. yüzyıl sonu) bu çeşit kabartmalı, sülüs yazılı çiniler kullanılmıştır. Tek renk firuze, yeşil sırlı kabartmalı çiniler yine özellikle lahitlerde görülür. Konya Alaeddin Camii'ne bitişik Il. Kılıç Arslan Türbesi (12. yüzyıl sonu), Konya Sahip Ata Türbesi, Konya Mevlana Türbesi lahitlerinde bu çeşit çini kaplama görülür.
Sayfa 97
Mizacın bir tohum olduğunu varsayalım.Bu tohumun;cinsi,yeşermek ve "iyi yetişmek için" nelere ihtiyaç duyduğu,meyve verip vermeyeceği vb. tüm bilgiler içinde saklıdır.Kişilik ise; "Bu tohumdan yetişen ağacın tamamına" benzetilebilir.Doğuştan gelen ve yaşam boyu mizaç; içsel ve dışsal faktörlerle etkileşerek "yaşam boyu değişebilen ve gelişebilen " kişiliği oluşturur.
Melodiyi işitmeyeler Bir'i, bütünü oluşturan parçaları tek tek ele alıp " Bak", diyorlar, "Bak! Bu öteki..." Kema'nın Piyano'yu dışladığı bir sahneyi sadede komik çizgi filmlerde görebileceğimizden eminiz halbuki...
Türkler çokluk bir budundur. Kolları sayısızdır. Bir takımı çöllerde, bozkırlarda yaşarlar. Bir takımı şehirlerde otururlar. Eskiden on iki boy idiler. Ulu boylarından olan «Oğuz» boyu kalabalıktı. Kimisi dokuz boy demişlerdir. Onlardan biri Oğuz boyu idi. Selçuk de bu boydandı. Çingiz Han çıkıp devlet kurduğu sırada ortada görünmüşlerse de Selçüklülerin aslı Türk'tü. Çingiz Han'ın devlet gününde Türkler'in ve Türkmenler'in, Türkistan, Hıtay, Hotan, Çin ve Maçin şehirlerinin gidisi baştan başa değişip çoğu Moğol kılıcına yem oldu. Ev barkları, yer yurtları darmadağın oldu. Yüce Tanrı dilerse bunların halleri kendi yerlerinde söylenecektir. Çünkü eski bilginlerin göreneğînce kamu nesneyi öz yerinde söylemek gerektir. Ulu Tanrı korsa, bu güçsüz de geçmişlerin ve öncekilerin halinden, kendi yerlerinde azıcık bahsedecektir.
Reklam
Türkler çokluk bir budundur. Kolları sayısızdır. Bir takımı çöllerde, bozkırlarda yaşarlar. Bir takımı şehirlerde otururlar. Eskiden on iki boy idiler. Ulu boylarından olan «Oğuz»8 boyu kalabalıktı. Kimisi dokuz boy demişlerdir. Onlardan biri Oğuz boyu idi. Selçuk9 de bu boydandı. Çingiz Han çıkıp devlet kurduğu sırada ortada görünmüşlerse de Selçüklülerin aslı Türk'tü. Çingiz Han'ın devlet gününde Türkler'in ve Türkmenlerin, Türkistan, Hıtay, Hotan, Çin ve Maçin şehirlerinin gidisi baştan başa değişip çoğu Moğol kılıcına yem oldu. Ev barkları, yer yurtları darmadağın oldu. Yüce Tanrı dilerse bunların halleri kendi yerlerinde söylenecektir. Çünkü eski bilginlerin göreneğince kamu nesneyi öz yerinde söylemek gerektir. Ulu Tanrı korsa, bu güçsüz de geçmişlerin ve öncekilerin halinden, kendi yerlerinde azıcık bahsedecektir.
Ergenlik ile yetişkinlik dönemlerini ayıran keskin çizgi bir iş sahibi olmak yani ekonomik özgürlük kazanmaktır.
Anayurtta muhtelif devletler değil, bilakis birbirini muntazam takip eden Saka, Kun, Siyenpi, Apar, Gök Türk, Basmıl, Dokuz Oğuz, Uygur, Karahanlı, Karahıtay, Nayman, Çingiz, Temür, Özbek sülaleri, Türkiyede Selçük, İlhanlı sülaleri, sonra ilk fitret devri, sonra Osmanlı sülalesi, sonra Temür sülalesi sonra yine fitret sonra ikinci defa Osmanlı sülalesi ve nihayet Cumhuriyet vardır.
Sayfa 146Kitabı okudu
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.