"Niçin hayallerin peşinde koşuyorum, niçin hayaletler beni bekler, yıldız falından umduğum nedir? Işıklar aldatıcı, sesler yalan; ümit ufku aştı; ben neyi, niçin bekliyorum? Toplum denen ağaçta bir yaprağım, sararıyorum... Ey mavi gökler, utancınızdan bulutları yüzünüze çekin! Ey küme küme bulutlar, benim için gözyaşı dökün. Bir şarkı, bir kadeh, işte hayat bu kadar! Beni, benden alacak birisine muhtacım. Ben, bir başka ben olsam; ben kendime razı olsam; ben servetimle, evimle barışsam!"
--Sizi üzen.. Sibel'in bakışları bir noktaya saplandı, ekşi bir şey yemiş gibi yüz hatları gerildi, sağ kolunu savurdu: --Aldırma geç.. Laveter ne güzel söylemiş: "İnsanları tanımak kadar, onların bıraktığı izleri silmek de zordur."
Reklam
Zıkkım içsin emi:D
Kokteyl partilerde yalnız bira içmekle yetinir veya gazozuna biraz votka katar, toplantı boyunca bunu yudumlar. Fakat gözünü dört açar, Fransızca gazete ve dergilerden gelen sorular ona yöneltilir. O da koltuğunu böylece sağlamlaştırırdı.
Yok ya 60 kiloyum;)
Bir yetmiş boyunda, belki 70 kilo, kahverengi saçları omuzuna inmiş, her zaman sportif kıyafetleri seven, gönlü kocamıyan.
İçindeki ses susmuyordu: "Lord Byron, insanı bir sarkaca benzetmiş, bazan ağlar, bazan güler... Yaprağa benzetseydi esen rüzgara göre sallanırdı, belki de dalından düşerdi. İnsan yaprak gibi olunca dış tesirler onu sarsar... Montaigne, sosyal yönümüzle bizi ele alıyor, insanlar içinde yaşamak zorundayız onları beğenmesek de..."
Sevgi genel bir ifadedir. İnsan pek çok şeyi sever: Yemeği, içmeyi, hanımını, çocuğunu, anasını... Bunların arasındaki fark büyüktür. Köylü ineğini de Allah'ı da sever. Allah, inek gibi sevilmez. Bir erkek hanımını da, dinini de sever, ikisinin yeri ayrı... Hanımı için dinini terk eden, dinini hanımının cebine koymuştur; o gidince din de gider. Seni hem hocam, hem de eşim olarak seviyorum. Seninle güzel günler geçireceğiz diye seviniyorum... Seninle beraber dinimi yaşıyacağım diye bahtiyarım...
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.