Kendi sofrasından düşen kırıntıları yiyor; kısa bir süre için öbürlerinden daha tok hissediyor kendini, ama masada nasıl yemek yenir hatırlamıyor; ancak artık geride yenecek kırıntı da kalmıyor.
Sayfa 72 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yaşam da böyle değil midir? Uzaktan bize çok şeyler vadeder gibi görünür ama yanımıza yaklaştığı zaman bizi bir dilenci sayarak önümüze birkaç kırıntı atmakla yetinir.
Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!…
Karanlıkta çizilen izleri görmek için,
Görüp yüz sürmek için,
Yazık, yazık bize ki bir çırağ gibi yandık…
Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet.
Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammet
Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi
Masal cennetlerinin yollarını gösterdi.
Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs