Dürtülerini kısıtlamakta ısrar edersen, sonunda bir balgam pıhtısı haline gelirsin. Sonunda bir balgam tükürürsün, bu seni tamamen kurutur ve ancak yıllar sonra bunun sadece bir balgam olmadığını, içindeki sen olduğunu anlarsın. Bunu kaybedersen her zaman hayaletler tarafından takip edilen bir deli gibi karanlık sokaklarda yarışırsın. Mükemmel bir samimiyetle şunu söyleyebileceksin: "Hayattan ne istediğimi bilmiyorum." HENRY MILLER
Nasıl insanlık; bugüne kadar adeta gündüz ve gecenin birbirini takip ettiği gibi hep "hakkı üstün tutan" bir "aydınlık saadet dönemi" nden sonra, "kuvveti üstün tutan" bir "karanlık zulüm dönemi" yaşamışsa, takriben 3 asırdan beri insanlığa zulmeden, karanlık Batı medeniyetinin arkasından şimdi inşallah hakkı üstün tutan aydınlık saadet dönemine geçecektir..
Reklam
Ahmed bin Hanbel (r.aleyh) şöyle anlatıyor: "On yaşımdayken Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiştim. Sabah namazından önce annen beni kaldırır, soğuk Bağdat günlerinde abdest suyumu ısıtırdı. Sonra elbiselerimi giydirirdi. Evimiz uzak ve yol karanlık olduğu için, kendisi de başörtüsünü takıp tesettüre bürünerek benimle birlikte câmiye kadar gelirdi."
Sayfa 149 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
İnançlı ol. Kendi ışıltını takip et. Kendi farkındalığının farkında ol. O zaman en karanlık gecede bile tökezlemez, En aydınlık günde dahi gözünü kısmazsın.
Sayfa 111Kitabı okudu
Simge: Gölge. Elle tutulamaz. Gölgenizi kovalarsanız, sizden kaçar. Arkanızı dönerseniz, sizi takip eder. Aynı zamanda kişinin karanlık yönüdür, onu gizemli yapan unsurdur.
Nazilerin o insanları nereye götürdüklerini görmek zorundaydık.
Mahkumlardan oluşan sıra kasabanın dışına yöneldiğinde saklandığımız yerden çıktık. Kamyonlar çoktan sokaklardaki cesetleri yüklenip gitmişlerdi ama sinekler hala uçuşuyordu. Karanlık bir ormanda kaybolmuş çocuklar gibi ·her gölgeden ürküp her sesle yerimizde sıçrayarak kalbimiz korkuyla dol­muş halde ilerledik. Ne yapmamız gerektiğini konuşmamız gerekmiyordu. Nazilerin o insanları nereye götürdüklerini görmek zorundaydık. Cesaret edebildiğimiz kadar yakından takip ettik. Ancak daha kasabanın dışına çıkmamıştık ki silah sesleri duyuldu. Bir garajın duvarına yaslanarak bekledik. Her silah sesiyle vurulanlar bizmişiz gibi yerimizde sıçrıyorduk. Silah sesleri uzun süre devam etti -gerçekten çok uzun süre ve en sonunda kesildiğinde hiç konuşmadan otobüs durağına ilerle­dik. Ölü kadınlar gibi yürüyorduk, ruhlarımız parçalanmıştı. Gördüklerimiz hakkında konuşmadık. O zaman bu konu­yu konuşmak küfürden bile beter bir şeydi. O kadar kötü bir şeye şahit olmuştuk ki ölümcül bir kutsallık kazanmıştı! Kö­tülüğün mucizesiydi! Gördüklerimizi kelimelere dökmek mümkün değildi, biz de konuşabileceğimiz zaman gelene ka­dar gördüklerimizin anısını güvenle sakladık. Zamanı geldi­ğinde onlara gösterip şöyle diyecektik, "İşte! Bu bir insanın yapabileceği en kötü şey!"
Sayfa 121 - Say Yayınları, 1.Baskı 2009 İstanbulKitabı okudu
Reklam
904 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.