Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sanırım hikâyeme Belarus'taki evimden çok uzaklarda, Meksika çöllerinden başlamalıyım. Masumiyetimi kaybettiğim yer orasıydı çünkü. Hayallerim orada öldü..
Sayfa 9 - Doğan KitapKitabı okuyor
Bu diğerlerinin her açıdan kop yaladığı ve benimsediği bir Ana Uygarlıktır. Meksika körfezi kıyısında M.Ö. ikinci binyılda ortaya çıktı. M.Ö. 1200'ler (bazıları na göre M.Ö. 1500'ler) civarında yaklaşık kırk şehirde tam anlamıyla gelişmişti. Tüm yönlerde ama esasen güneye doğru yayı lan bu uygarlık M.Ö. 800'de Orta Amerika'nın her yanına izini bırakmıştı. İlk Orta Amerika glif yazısı, tıpkı noktalar ve çubuklardan oluşan Orta Amerika sayı sistemi gibi Olmek topraklarında ortaya çıkar. Yine şu muammalı M.Ö. 3113 başlangıç tarihli ilk Uzun Sayış takvim yazıtları, muhteşem ve anıtsal yontu sanatının ilk eserleri, yeşim taşının ilk kullanımı, elde tutulan silah ve ya araçların ilk betimlemeleri, ilk tören merkezleri, ilk göksel yönelimli binalar: Tüm bunlar Olmek edinimleridir
Reklam
Dışarıda gördüğümüzü sandığımız dünya aslında içi­mizdedir. O yalnızca hayalimizin imgeleridir. Bir rüyadır. Aralıksız rüya görmekteyiz ve bu asırlardır yalnız Meksika ve Toltekler değil Yunan, Roma, Hint ve Mısır halkları ta­rafından da biliniyor. Dünyanın dört bir yanında insanlar "Hayat bir rüyadır" demişler. Burada, soru; "Peki bizler bu­nun farkında mıyız?"
Ama Maya uygarlığı her nasıl ve nerede geliştiyse, bilginler M.Ö. ikinci bin yılı bu uygarlığın "Klasik Öncesi" dönemi ve en çok geliştiği "Klasik" döneminin başlangıcının ise M.S. 200 civarında olduğunu düşünmektedirler; M.S. 900'lerde Maya ülkesi Pasifik kıyısından Meksika Körfezine ve Karayiplere dek uzanmaktaydı. Bu birçok asır içinde Mayalar, anıtsal boyutları ve yaratıcı mimarisi bir yana piramitlerinin, tapınaklarının, saraylarının, meydanlarının, stellerinin, heykellerinin, yazılarının ve süslemelerinin bolluğu, çeşitliliği ve güzelliğiyle de hem bilginleri hem ziyaretçileri etkileyen pek çok şehir inşa ettiler. Duvarlarla çevrilmiş birkaç şehrin haricinde Maya şehirleri aslında yöneticiler, zanaatkarlar ve tacirlerden oluşan bir nüfusun çevrelediği, geniş bir kırsal nüfusun desteklediği açık uçlu tören merkezleriydiler. Birbirinin ardılı her bir hükümdar bu merkezlere ya yeni yapılar eklemişler ya da daha öncekilerin üzerine bir soğana yeni bir zar eklermiş gibi daha büyük binalar inşa ettirip eskilerini büyütmüşlerdi.
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sayfa 20
Peki ya tecavüzler? Onlar da söz konusu hakkın şiddet vasıtasıyla kullanımı değil mi? Tecavüzcünün zevk aradığı ya da zevke ulaştığı falan yok: O boyun eğdirmeye ihtiyaç duyuyor. Tecavüz bir mülkiyet damgasını kurbanın kalçasına kızgın demirle dağlıyor ve dünya var olduğundan beri ok, kılıç, top, tüfek, füze ve diğer ereksiyonlarla ifade edilegelen kudretin erkek cinsel organıyla özdeşliğinin en kaba ifade biçimi. Birleşik Devletler' de her altı dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Meksika' daysa her dokuz dakikada bir. Bir Meksikalı kadın şöyle diyor: "Daha sonra adamların sana hoşuna gitti mi diye sormasının dışında, tecavüze uğramakla bir kamyonun çarpması arasında bir fark yok."
Reklam
Filmin Künyesi
Filmin Adı: Kusilekaniş Ditwanin Bifırin (Kürtçe) Kaplumbağalar da Uçar (Türkçe) Turtles can fly (İngilizce) Yapımcı, Senaryo, Yönetmen: Bahman Ghobadi Dil: Kürtçe Süre: 95 Dakika Yapım: 2004, Irak-İran Oyuncular: Avaz Latif (Agrin), Soran Ebrahim (Sattelite), Saddam Hossein Feysal (Pasheo), Hiresh Feysal Rahman (Hıngaw), Abdol Rahman
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Vahşi doğa ruhumdan iki kere geçti: İlk olarak tutkulu bir Meksıka-h-İspanyol kanı taşıyan bir ailede doğmamla, sonra da ateşli Macarlar-dan oluşan bir aile tarafından evlat edinilmemle. Michigan eyaletinin sınırında, ormanlıklar, meyve bahçeleri ve çiftliklerle çevrili, Büyük Göller’e yakın bir yerde büyüdüm. Orada, gökgürültüsü ve şimşek, ana besinimdi. Geceleri buğday tarlaları hışırdayıp yüksek sesle konuşurdu. Uzaklarda, kuzeyde ay ışığıyla birlikte açık alanlara gelen kurtlar oradan oraya atlayıp zıplar, adeta Tann’ya yakanrlardı. Hepimiz korkusuzca aynı derelerden su içebilirdik. Her ne kadar o sıralar bu şekilde adlandırmasam da, Vahşi Kadm’a duyduğum aşk küçük bir çocukken başladı. Bir atletten çok, estettim; tek isteğim de kendinden geçmiş bir halde gezip tozmaktı. Masa ve sandalyelerden çok, toprağı, ağaçlan ve mağaralan yeğliyordum, çünkü buralarda Tann ile baş başa kalabileceğimi hissediyordum. Hışırtı-sohbetlerini yapabilmek için, tarlalar içlerinde yürünmesini istiyor, nehir ise her zaman karanlıktan sonra ziyarete çağırıyordu. Geceleyin ormanda ateşler yakılması gerekiyordu ve öyküler, yetişkinlerin işitme menzilinin dışında anlatılmalıydı.
Sayfa 16 - Ayrıntı Yayınları
Üzerinde yoğunlaştığınız çalışmalar sevgi hissinizi zayıflatıyorsa, basit şeylerden aldığınız, dışarıdan hiçbir şeyin karışmaması gereken tadı yok ediyorsa, o çalışmalar uygunsuz demektir; yani insan zihnine uymazlar. Bu kurala her zaman dikkat edilseydi, hiçbir insan, uğraşlarının herhangi bir şekilde ev içindeki sevginin sükûnetini bozmasına izin vermeseydi, Yunanistan köleleştirilmezdi, Sezar ülkesini kurtarırdı, Amerika'nın keşfi daha kademeli gerçekleştirilirdi, Meksika ve Peru'daki imparatorluklar yok edilmezdi.
Sayfa 57 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.