dersaadet   çok korkmuş kadın güzelliği harb-ı umumi yıllarının kuzguncuk iskelesi'nde inşirâh'ın geceler sabahladığı kötümser kuleli öğrencileriyle sultan reşad'a doğru
"Edebiyat sahasına geriye dönüp baktığımızda, isteyerek ya da istemeyerek ömrü­nün çoğunu sürgünde geçirmiş pek çok isimle karşılaşırız: Dostoyevski, Dante, Ha­lil Cibran, James Joyce, Kafka, Stendhal, Voltaire, Verlaine, Rimbaud, Turgenyev, Ovidius, Thomas Mann, Ernest Hemingway, Victor Hugo, T.S. Eliot, Pablo Neruda, J.J. Rousseau, Miguel de Unamuno Sadık Hidayet, Günter Grass; Ataol Behramoğlu, Refik Halit Karay, Aziz Nesin, Hüseyin Cahit Yalçın, Ziya Paşa, Mehmet Akif Ersoy, Namık Kemal, Süleyman Nazif, Cevat Şakir, Zekeriya Sertel, Abidin Dino ve Nazım Hikmet bu alanda en çok bilinen isimlerdir."
Reklam
“Şakir,” dedi, “kim ne derse desin,Balkan Savaşı ‘nda neden yenildiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum.Ben bu adamları çoban diye bilirdim..Oysa baksana operaları bile var.Operada oynayacak sahne sanatçıları,müzisyenleri,dekoratörleri,hepsi yetişmiş;opera binası bile yapmışlar!” Sustu,yeniden dalgınlaştı..Neden sonra başını iki yana salladı: “Ah”dedi, “bizim ülkemiz de acaba operaya kavuşacağı günlere görecek mi? O düzeye bir gün çıkabilecek miyiz?
KURANDA ŞÜKÜR
ŞÜKÜR Kur’an’da üzerinde çok durulmuş olan “şükür”, imanın gereği ve müminlerin temel görevidir. Nitekim birçok ayette inananlar, aynı zamanda “şükredenler” olarak nitelenmiştir. “Şükür” ile zıt anlamdaki “küfran” sözcüğü ise bir müminin asla yapmayacağı bir davranış olan “nankörlük” demektir. “Şükür” sözcüğünün anlamı zaman içerisinde değişime
ZİYA ŞAKİR HAKKINDA BİR KAÇ SÖZ 1300’de (1883) Sultanahmet’te doğan Ziya Şakir, İstanbul, Bursa ve Halep’teki çeşitli okullarda eğitim almıştır. Daha 15-16 yaşlarında iken İrtika mecmuasında yayınlanan yazıları ile takdir toplamıştır. Dönemin yasaklamaları neticesinde takma isimler kullanarak pek çok dergi ve gazetede yazılarını yayınlamış, Hanımlara Mahsus Gazete, Çocuklara Mahsus Gazete ve Terakki Gazetelerinin başyazarlığını yapmıştır. Cemiyeti İnkılabiye ile İttihat ve Terakki cemiyetlerine katılmıştır. Genç Türk gazetesinde Dâhiliye Nazırı Talat Bey’i hedef alan açık bir mektup yayınlayarak Paşa’yı keskin bir dille eleştirmiş ve istifaya davet etmiştir. Hemen akabinde cezalandırılacağı endişesi ile Mısır’a giden Ziya Şakir, burada sanatkârlar ile tanışmıştır. Şark’a yönelik (Sultanın Gözdesi) isimli bir senaryo yazmış, İskenderiye’ye geçerek İtalyan sinema şirketi ile anlaşmıştır. Napoli’ye giden Ziya Şakir İtalyanların Trablusgarp’a saldırmaları üzerine film çekemiyerek İstanbul’a dönmüştür. İstanbul’da mahkeme edilerek Sinop’a sürülmüş, Talat Paşa’nın ikinci nazırlığında affedilerek İstanbul’a getirtilmiştir. Talat Paşa tarafından memuriyet teklif edilmişse de Ziya Şakir memuriyeti kabul etmemiştir. Bunun üzerine Talat Paşa Süleyman Nazif’in çıkartmakta olduğu Hak gazetesinde çalışmasını tavsiye etmiştir
Evet Yüzbaşım zatınıza arz edeyim. Gizik Duran, büyük eşkıya, Haçın cephesinde ben onunla yan yana düşmana karşı çarpıştım. Haçm cephesinde bu eşkıya olmasaydı, biz çok ölü verirdik. Ben Antepte de çarpıştım. Karayılan, Kürt Süleyman... Siz benden iyi bilirsiniz. Ben Antepte onlarla da diz dize kurşun salladım düşmana.Karayılan yanımda şehit düştü... Ya Yunan cephesinde, Yüzbaşım siz benden daha iyi bilirsiniz, Gökçen Efe, Demirci Efe, Yörük Ali Efe." "Siz Ğnce Memedin avukatı mısınız Muallim?" diye onun sözünü kesti Şakir Bey. Öğretmen Zeki Nejad ona kahredici bir bakış fırlattı sadece, yanıtlamadı. "Evet arkadaşlar, onlar, o eşkıyalar düşmana karşı savaşarak ölürlerken, Ağalar, Beyler düşmanla işbirliği içindeydiler
Reklam
70 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.