Tüm Amerika'yı bir test salgını sarmıştı. Ancak eğitim ve iş dünyasından gelen yoğun talepleri hızlı bir şekilde karşılama telaşında, hayal kırıklıklığına uğratıcı sonuçlara götüren kötü planlanmış ve yetersiz araştırılmış testlerin çıkması kaçınılmazdı. Bu konudaki en meşhur kötü örnek 1921 yılında Thomas Edison tarafından oluşturulan zeka testidir. Edison kendisinin fazlasıyla kolay olduğunu düşündüğü rastgele sorulardan bir soru dizisi oluşturmuştu. Bu soruların birkaçına göz atalım: -Dünyadaki en büyük teleskop hangisidir? -Boyutları 60x96x91 ve 44x30x48 metre olan bir odadaki havanın ağırlığı ne kadardır? -Çamaşır makinelerinin yapımında ABD'deki hangi şehir başı çekmiştir? Bu sorular bir dahi olan Edison için belki çok kolaydı fakat testin uygulandığı 36 kolej mezunu aynı şeyi düşünmemişti. Soruların ancak çok azına doğru cevap verebilmişler ve Edison'un şu yorumuna sebep olmuşlardı: "Koleje giden insanları şaşırtıcı derecede cahil bulduğumu söylemeliyim. Hiçbir şey bilmiyora benziyorlar." Edison'un bu yapmacık testi halkın dikkatini inanılmaz derecede çekmiş (sadece New York Times'da bir ay içerisinde bu konuyla ilgili 23 makale çıkmıştı) ve halkın testlere yönelik inancının önemli ölçüde kaybolması ve testlerin bilimsel prestijinin azalması sonucunu doğurmuştu. Edison'un ve diğerlerinin kötü hazırlanmış testleri, 1920'lerin ortalarında pek çok organizasyonun psikolojik test kullanmayı terk etmesine sebep olmuştu.
Sayfa 334Kitabı okudu
"Farz edelim ki zihin tüm özelliklerden yoksun, hiçbir fikir barındırmayan bembeyaz bir kağıttır: Bu zihin nasıl donatılmıştır? Zihne boyanmış durumdaki nerdeyse sonsuz çeşitliliği olan insanın dopdolu ve engin hayalleri, kuruntuları bu muazzam hazineye nereden gelir? Zihin tüm bu bilgi ve sağduyu malzemelerini nereden alır? Bunu tek bir kelimeyle cevaplarım: DENEYİMLERDEN. Tüm bilgimiz deneyimlerden kuruludur ve bilgi eninde sonunda kendi kendisinden türer (Locke, 1690/1959).
Reklam
Descartes hayatının çeşitli evrelerinde tam bir "dünya" adamıydı. Dans etmeyi ve kumarı severdi, matematik yeteneğinden ötürü de iyi bir kumarbazdı. İnsanlara ait tüm kötü alışkanlıklara, zaaflara ve eğlencelere hevesle katılan bir maceracı ve kılıç ustasıydı.
Freud I. Dünya Savaşındaki katliamlara tanık olduktan sonra, saldırganlığın insan hayatında en az cinsellik kadar önemli bir dürtü olduğunu öne sürdü. Bu önerme Freud'un psikanaliz sistemi içerisinde çok temel bir değişiklikti. Bir kişilik teorisyeni olan ve savaş karşıtı eylemlerde bulunan Erich Fromm da daha sonradan anormal davranışlarla ilgilenmesini savaş sırasında Almanya'da ortaya çıkan fanatizme yordu.
"insan karakterini daha çok inceledikçe, tüm kayıtların, tüm hatıra yazılarının, az veya çok bir yanılsamaya dayandığına daha fazla inandım. Önyargının, kibrin, aşırı duygusallığın veya hataların çarpıtılmış görüşleri var, Mutlak Gerçek diye bir şey yok."
Freud'un çok fazla puro içtiğini biliyordum da...
Sigmund Freud'un ilk biyografi yazarı olan Emest Jones bile bile Freud'un kokain kullandığını açıklamamıştır. Bunu, bir mektupta yazdığı "(biyografimde) belirtmemiş olmama rağmen, maalesef Freud kullanmaması gerekecek kadar çok kokain kullanıyor" ifadesinden anlıyoruz.
Reklam
312 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.