Ama Benim düşüncem sakattır...
Çocukta düşünce iki aşamada gelişir. ilki doğuştan gelen, arzu ve güdülere dayanan biyolojik faktörlerdir ve bu faktör içseldir. Doğduğumuz anda bizimledir. İkinci ve sonradan gelişen faktör dışsal olan ve mantğımız geliştikçe daha da gelişen sosyal faktörlerdir. Mantık sosyal beklenti, talep ve zorundalıkları idrak etmemizi ve biyolojimizi bununla uyumlu hale getirmemizi sağlar. Piaget Freud'a pek atıfta bulunmayı tercih etmese de aslında bilincin doğasına dair düşüncelerip psikanalizile son derece uyumludur. Hangisi daha önemlidir? Bu düalist tutumdan hangisinden yana olmalıyız? Sosyal faktörler mi yoksa içsel faktörler mi? Bu sorunun net bir yanıtı yoktur. Şunu söylemek gerekir ki bebeğin doğduğu ilk yıllarda içinde bulunduğu rüyasal gerçekli- ğin oluşturduğu biyolojik dünya onun tüm dünyasıdır, gerçek dünya diye adlandırdığımız dışsal dünya bu dünyaya zorla girer. Burada önemli olan hangisinin daha önemli olduğu değil, aralarında ne denli uzlaşabildikleridir. Sağlıklı olan iki düşünme biçiminin de birlikte, belli bir oranda uzlaşı içerisinde bulunabilmesidir. Dış dünyayı algılamanın tek yolu zihnimizdir. Bu nedenle de aslında içsel dünyamız ve dişsal dünya bir bakıma eşit ölçüde gerçektir ve önemlidir. Biri diğerine yeğlenemez. Ayrımı yapabilmek ve neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğunu kestirebilmek sağlıklı bir zihnin önkoşuludur diyebiliriz. Herhangi bir düşünce şekline, gerçekliğe veya varoluşa diğerinden daha fazla önem vermek zihinsel açıdan sakattır.
Hayat boyunca toplumun beklentileri doğrultusunda bazı rollere bürünmek, sosyal insan olmanın kaçınılmaz bir yönüdür. Tehlike ise bu rolü aşırı ciddiye aldığımızda ortaya çıkar. Sanki o rolün esiri haline geliriz; doğallık, içtenlik gider. Sanki o rolü temsil eden kostüm derimize yapışır; onunla yatar, onunla kalkarız. Biz, biz olmaktan çıkıp, başkalarının bizde görmesi "gerektiği" hâle dönüşürüz. Jung'un persona ile anlatmak istediği, işte bu abartılmış süreçtir.
Sayfa 43
Reklam
Psikanaliz karesi alınmış tıbbîleştirmedir. Bu bağlamda, hekim olmayanların yaptığı psikanaliz, klinik psikoloji veya sosyal hizmet tarafından aptal yerine koyulmamak önemlidir. Bu ve diğer tıbbî olmayan akıl sağlığı ve danışmanlık “meslekleri” küpü alınmış tıbbîleştirmelerdir: Sanki tıbbî bilgi ve tıbbî ayrıcalıklardan yoksun oluşlarını telafi edercesine, tıp dışı akıl sağlığı “profesyonelleri” akıl hastalıklarının teşhis ve tedavisinde özel uzman oldukları iddiasına psikiyatrlardan daha sıkı bağlıdırlar.
Yaşama anlam veren şey senin sosyal kimliğin değil, özün.
...insanın tamamen doğması, tam bir insana dönüşmesi için kendisini annesine, ailesine ve toprağına bağlayan göbek bağından kurtulması gerekmektedir. Ensest bağlarından kurtulmak yeterli değildir. İnsanın insan olabilmesi için diğer insanlardan kurtulması gerekmektedir. Mısır'dan kurtuluşun Yahudi geleneğindeki en önemli olay olmasının nedeni de Eski Ahit'in değer sistemi çerçevesinde özgürlüğün en önemli role sahip olmasıdır. İsrail'in dini anayasası olan, Sina Dağı'nda verilmiş olan yasadan önce sosyal bir devrimin yaşanmış olması çok önemlidir, zira Torah'yı köleler değil yalnızca özgür insanlar algılayabilirlerdi. Tanrı kendini İbrahim ve Musa'ya bireyler olarak vahiy edebilirdi ancak İsrail halkının "kutsanabilmesi" için Mısır'dan kurtulmuş olması gerekiyordu. Diğer birçok dinde doğanın uyanış bayramı olarak kutlanmış olan paskalya Eski Ahit tarafından devrim gününe dönüştürülmüştür.
Sayfa 168Kitabı okudu
Ferisilerle Saddusiler arasındaki hizipleşmenin teolojik nedenlerden kaynaklanmadığı, daha çok aralarındaki mücadelenin bir belirtisi olduğu anlaşılmaktadır. Saddusiler (dindışı ve dini) aristokrasinin çıkarlarını temsil ederken Ferisiler orta sınıfların eğitimli ve entelektüel kesimlerini temsil etmekteydi. Bu iki grubun sosyal ve siyasi çıkarları taban tabana zıt olduğu için bu zıtlık onların bazı teolojik görüşlerine de yansımaktaydı. Aralarındaki en temel dogmatik fark yeniden dirilişle ilgili görüşlerine yansımıştı. Ferisilere göre yeniden diriliş inancı Eski Ahit'te bulunuyordu, Saddusiler ise bu görüşe katılmıyorlardı. Ferisiler kendi bakış açılarını ispat etmek için Eski Ahit'ten alıntılar yapma yöntemini kullandılar. Ancak yaptıkları alıntılar kendi bakış açılarını çürütmüştür. Zira "kanıt" olarak ileri sürülen alıntılar en iyi ihtimalle Eski Ahit'te konuyla ilgili olarak yer alan ifadeleri zorlayarak bu şekilde yorumlayabiliyordu. Gerçekçi olmak gerekirse Saddusiler Eski Ahit'in yeniden diriliş öğretisini içermediğini ileri sürmekte hiçbir kuşkuya ver vermeyecek şekilde haklıydılar. Talmud'un Mişna (Sanhedrin X) metninden anlaşıldığına göre Ferisiler Saddusilere yeniden dirilişe inanmadıkları ve dine aykırı diğer düşünceleri nedeniyle saldırmak istiyorlar ve onların günahlarından kurtulma imkânlarının bulunmadığını ileri sürüyorlardı.
Reklam
Davranış Bilimleri
Bilimler farklı biçimlerde sınıflandırılmışlardır. En genel sınıflama “doğa bilimleri” ve “sosyal bilimler”dir. Doğa (fen) bilimleri başta fizik olmakla birlikte biyoloji, kimya gibi bilimlerdir. Doğa bilimleri doğada gerçekleşen biyolojik ve fiziksel olaylarla ilgilenir. Konusu daha çok doğaya egemen olan fizik kanunlarını saptamak ve varlığın biyolojik ve fiziksel temellerini sorgulamaktır. Sosyal bilimler ise insan yaşamını konu edinen bilimleri kapsar. Bu bilimler; psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, tarih, siyaset bilimi, ekonomi gibi bilimlerdir. Bu iki kategorinin dışında bir de matematik ve mantıktan oluşan formel bilimler vardır.
Dini kavramların tarihinde de aynı süreç karşımıza çıkmaktadır. O zamanlarda insanoğlunun, insan varlığı sorununun ancak insani özelliklerinin sonuna kadar geliştirilmesiyle çözülebileceği konusunda bölük pörçük bir bilgisi bulunmaktaydı. Uyumun doğaya geri dönmek ve mantığı yok etmek gibi trajik çaba yerine, sevgi ve mantığın tam olarak geliştirilmesiyle bulunabileceği anlaşıldığı zaman bu yeni yaklaşıma, bu x'e Brahman, Tao, Nirvana, Tanrı gibi birçok isim verilmiştir. Bu süreç tüm dünyada, Mısır, Filistin, Hindistan, Çin ve Yunanistan'da MÖ 1500 ila MÖ 500' yılları arasındaki bin yıllık bir zaman diliminde yaşanmıştır. Bu değişik kavramların özü ilgili kültür ve sosyal sınıfların ekonomik, sosyal ve siyasi temelleriyle onlardan kaynaklanan düşünce biçimlerine dayanmaktaydı. Ancak amaç olan x kısa bir süre içinde mutlaklaştırılmış, onun etrafında bir sistem yaratılarak boşluklar bir sürü kurgusal varsayımlarla doldurulmuştur. Bu durum her sistemde yaratılan kurgusal "ilavelerin" ağırlığının giderek artması sonucunda vizyonda ortak olan şeylerin hemen hemen tamamen yok olmasına kadar devam etmiştir.
"Bir insana dünyanın en dayanılmaz işkencesini yapmak isterseniz, onu 'umursamama'nın baskın olduğu sosyal bir ortama koyun,"
Evrimsel psikoloji; insan beyninin bilgi depolama, çevreyle esnek bir şekilde etkileşime girme ve başkalarıyla hızlı bir şekilde bağlantı kurma konusundaki muazzam kapasitesinin, seçilimin sosyal etkileşimlerin giderek daha karmaşık duruma geldiği daha büyük sosyal grupların oluşumunu desteklediği gerçeğinde yattığını öne sürer (Chance, 1988).
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.