Paul Gauguin, 55 yaşında, henüz mahkumiyetini tamamlayamadan, muhtemelen aşırı doz morfinden vefat etti. Cenaze töreninde konuşan piskopos Martin, defin esnasında şöyle diyordu: “Burada Gauguin isimli müteessir şahsiyetin, şöhretli sanatçının, Tanrı'nın ve doğru olan her şeyin düşmanının ölümünden daha çarpıcı bir şey olamazdı.” Gauguin'in naaşı, Markiz Adaları'nda, Atuona Mezarlığı'nda Jacques Brel'in hemen yanında yatıyor.
"Kış, 'İlkbahar benim kalbimde' deseydi ona kim inanırdı?" Halil Cibran "Yaraların, ışığın içine sızdığı yerdir." Mevlana "İnsanım, bazen kırılıyorum, bazen parçalara ayrılıyorum ama sonra tekrar tekrar birleşiyorum." "Görebilmek için gözlerimi kapatırım." Paul Gauguin "Hayat iki şekilde yasanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi..." Albert Einstein Hepsi insana dairdir. O yüzden bir gün bir bakarsınız, o duvar yerinde durmuyor. Duvarı yapan da yıkan da insandır. Kaçmak isteyenleri belli etsin diye ördüğü duvarı beyaza boyayan; sonra o duvar yüzünden yaşanan acılar unutulmasin, ibret olsun diye yıkarken bir kısmını tutan, üstüne rengarenk grafitiler yapan da insandır. İşin doğrusu, tüm bu çelişkiye, karmaşaya, iniş çıkışa rağmen ibre yaşama dönük olan yönü göstermekten de hiç vazgeçmez. Gelişmeyi engelleyen her duvar bir gün mutlaka yıkılır, düşer. Çünkü insanın iyiye olan potansiyeli güçlüdür. Yol biraz uzun, engebeli ve bazen biraz sarsıcı da olsa insan kendi iradesiyle sevgiye dayanan, adil, özgür ve zengin bir yaşam kurabilir. Prometheus, ateşi bir kez tanrılardan çalmıştır. Pandora'nın kutusundansa sadece acı, keder, yalan, öfke değil; umut da çıkmıştır. Bizi sağlam kılan şeylerden biri; kırılabilen tarafımızı kabul ederek hayata, deneyime gerekiyorsa kırılmaya açık olma cesaretini göstermek. Yara alma cesaretini göstermek, gelişimin temelinde yatıyor.
Reklam
Ölüm mü Paul? Ölüm nedir ki? Zamanın durduğu bir anlık sıkıntı ve acı.
Bende öyle yaparım...
Görmek için gözlerimi kapatırım. Paul Gauguin
İstemiyerek, İvich'i Gauguin sergisine götüreceğini hatırladı. Ona güzel tabloları, güzel filmleri, güzel eşyaları göstermekten hoşlanıyordu, çünkü kendi güzel değildi, bu bir özür dilemeydi sanki. İvich onu affetmiyordu bu sabah, her zamanki gibi, tablolara manyak ve vahşi haliyle bakacaktı. Mathieu onun yanında çirkin, uygunsuz ve unutulmuş duracaktı. Buna rağmen güzel olmayı istemezdi: İvich güzelliğin karşısında daha yalnız oluyordu. Mathieu, «Ondan ne istediğimi bilmiyorum, dedi kendi kendine. Ve tam o sırada kızın, yanında parlak saçlı, uzun boylu, gözlüklü bir gençle bulvardan aşağıya indiğini gördü. İvich, yüzünü gence çeviriyor, aydınlık bir şekilde gülümsüyor; hararetle konuşuyorlardı. Mathieu'yü gördüğü zaman, gözleri sönükleşti, arkadaşına acele bir veda işareti yaptı ve caddeyi uyur gibi geçti.
Sayfa 72 - altın kitaplar yayıneviKitabı okuyor
Sanatın, içi boş ve yapmacık olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna inanıyor, Avrupa'da birikmiş tüm zeka ve bilginin, insanı sahip olduğu en büyük yetenekten -güçlü ve yoğun duygulara sahip olmak ve bunları açıkça ifade edebilmekten- mahrum bıraktığını düşünüyordu. (Paul Gauguin)
Sayfa 550
Reklam
417 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.