Hedefi olmayan gemiye hiçbir Rüzgar fayda etmez!
Sayfa 45 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
ÖNEMLİ BİR SORU-CEVAP
İslami Devlet Müslümanca Yaşamanın Tabii Bir Sonucu Olarak Kendiliğinden Kurulur mu? Bu sorunun cevabı hayatımızın her alanında kendisini örnek almak durumunda olduğumuz Resûlullah ﷺ'in Mekke sürecinde saklıdır. İslam Devleti'ni ikame ederek gerçekleştirilen büyük değişim, Resûlullah ﷺ'in davete başladığı ve yıllarca davet taşıdığı Mekke'de değil Medine'de gerçekleşmiştir. "İslami Devlet Müslümanca yaşamanın tabii bir sonucu olarak kendiliğinden kurulur!" iddiasına basit bir yaklaşımla cevap vermek mümkündür. Şöyle ki: Mekke'de iman edip Resûlullah ﷺ'in davasına gönül verenler hakkıyla Müslümanca yaşamamış olmalılar(!) ki arzulanan devlet, Mekke'de kurulamadı. İman ve ahlak bakımından neyi tamamlamamış olmalılar ki, Allah o büyük değişimi onlara değil de birkaç senelik iman geçmişi olan, belki de birçok ahlaki ilkeden bile haberi olmayan Medinelilere nasip etmiş olsun? Ya da başkaca soralım: işkence, propaganda ve her türlü zahmeti çeken ve Rasulullah ﷺ'e ilk gün itibariyle iman etmiş olan Mekkeli sahabeler Müslümanca yaşamanın nesini eksik bırakmış olmalı ki devlet Medine'de kurulsun? Yukarıdaki rivayetler ışığında meseleyi değerlendirdiğimizde; Resûlullah ﷺ efendimizin Medine'de kurduğu devletin, kendiliğinden değil müstakil bir yöntemle ikame edildiği görülür.
Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Başarıya Giden Yolda Hedef Tasavvuru
"Nereye gideceğini bilmeyen kişinin yolu uzadıkça uzar. Böyle biri hem bineğini hem de kendini yorduğu halde hedefe bir türlü ulaşamaz. Amaçlar ve hedefler üzerinde akıl yürütmek, her şeyden önce kişinin ne istediğini, neyi amaçladığını belirlemesidir. Amacın ve hedefin tespit edilmesi, düşünme eyleminin yürütülmesi için şarttır. Amacını belirlemeyen insanlar, bir yoldan giderken diğer yola saparlar, ne istediklerini bilmemeleri onlar için bir problem teşkil eder. Bu insanlar, rotasını bilmeyen gemi kaptanına benzerler. Sizin kaptanlık dereceniz ne kadar üstün olursa olsun, gideceğiniz rota yoksa denizde dolaşır durursunuz. Ya da istemediğiniz bir yere gitmeye mecbur kalırsınız..."
Sayfa 44 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Resûlün müjdesi: Râşîdî Hilâfet
"Allah'ın olmasını dilediği kadar aranızda nübüvvet olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu kaldıracaktır. Sonra nübüvvet minhácı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı meliklik olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) nübüvvet minhȧcı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır." (Ahmed bin Hanbel)
Sayfa 37 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Râşîdî Hilâfet hayal değil, bilakis Allah'ın vaadi ve Resûl ﷺ'in müjdesi olan bir şer'i hükümdür.
Sayfa 37 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Hâlife kalkandır.
Mescid-i Aksa, bizim kutsallarımızdandır. Allah'ın etrafını mübarek kıldığı topraklardır. Ne var ki, 1948 yılında gasıp Yahudi varlığı mübarek toprakları işgal etmiş, günümüze kadar da mütemadiyen zulümlerini sürdürmektedir. Hangi aklıselim kişi, bu işgalden kurtulmanın yolunun nafile ibadetleri arttırmakla mümkün olacağını söyleyebilir ki? O nedenle; Hilafet, değerlerimizin korunabilmesinin kendisine bağlı olduğu bir şer'i hükümdür, diyoruz. Rasul SallAllahu Aleyhi ve sellem, Hilâfet makamını ve halifeyi şöyle betimliyor: "İmâm (Hâlife) bir kalkandır; arkasında savaşılır ve onunla korunulur" (Müslim)
Sayfa 36 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Namaz da şer'i hükümdür, oruç da şer'i hükümdür, Hilafet de şer'i hükümdür.
Sayfa 35 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Hilâfet, hedefi ve ikamesi öncelikli bir şeri hükümdür.
Sayfa 34 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Bilakis Farzların tacıdır.
Hilâfet, ihtiyari yani tercih edip etmemekte serbest olunan bir alan değildir.
Sayfa 32 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
İmam ibni Teymiyye şöyle ise şöyle der: "İnsanlar üzerinde hükmeden Hilâfet makamının, dinin en büyük farzlarından biri olduğunu bilmek vaciptir. Aslında onsuz din müessesesi yoktur. Bu görüş aynı zamanda; el-Fadl bin İyad, Ahmed bin Hanbel ve diğerleri gibi selefin görüşüdür.
Sayfa 32 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
91 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.