Miralay Enkersal gibi Avrupalılar, "Unutmamalıyız ki çağdaş ilimlerin temellerini atma şerefi Muhammed'e (s.a.s.) inananlara aittir. Bugün istifade ettiğimiz şeylerin hiçbirini Hristiyanlığa da, kiliseye de borçlu değiliz.” diyebilmiş, İngiliz Kilisesi Reisi İshak Taylor gibiler de, "Hristiyanlığın bunu başaramadığını" açık açık söylemiştir. Hem de, "Avrupa'nın koyu bir cehalet, ümitsiz bir durgunluk içindeyken Müslümanların yükseliş ve refahın en yüksek zirvesine çıktığını" belirtecek kadar.
Kitapsız yaşamak onlar için kör, sağır ve dilsiz yaşamak demekti. Kitap onların her şeyleriydi. İbn-i Heysem sadece bir defasında Öklid'in bir kitabı için 75 dirhemi verivermişti. Bu da altı aylık memur maaşına denk geliyordu. Halife Me'mun, Bizans İmparatoru 3. Michael'le yaptığı antlaşmada, Konstantiniye kütüphanelerinden birisinin emrine verilmesini şart koşmuştu. Harp tazminatı olarak bir kitap koleksiyonu alacaktı.
İslam medeniyetinin kaynağında Kur'ân ve hadis vardır. Bu kaynakların öyle esasları ve prensipleri vardır ki bunlar uygulanıldığında maddeten ve manen kalkınamamak imkânsızdır. O zaman dünya bile cennete döner.
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan
Yunus Emre
Sayfa 317Kitabı okudu
Deprem dünyanın faniliğini olanca açıklığıyla zihinlerimize ve kalplerimize kazıdı adeta.
Sayfa 316Kitabı okudu
Tevekkül ve teslimiyet en büyük zenginliktir.
Sayfa 300Kitabı okudu
Güzelden gelen güzeldir.
Sayfa 299Kitabı okudu
En büyük saadetler büyük ve acı felaketlerin neticesidir.
Sayfa 295Kitabı okudu
Demek gelişmek, ilerlemek, olgunlaşmak için çile çekmek gerekiyor.
Sayfa 295Kitabı okudu
Depremle birlikte yeni yeni kaynak suları çıkıyor, az sular bollaşıyor, kaplıca bölgelerinde sular artmaya başlıyor.
Demek zahiri zahmetler altında rahmetler var.
Sayfa 288Kitabı okudu