1974 yılında ilginç bir şey daha oldu. İki yıl öncesine kadar "Halkın Dostları" adıyla Marksist-Leninist anlayışla bir dergi çıkaran İsmet Özel, (Ataol Behramoğlu, Murat Belge, Haluk Şahin gibi arkadaşlarıyla) çevresine "müslüman olduğunu" söyleyerek Diriliş Dergisinin yazıhanesinde Sezai Karakoç'u ziyaret etmeye başlar.
Bu yeni dönemde yazdığı ilk şiir olan "Amentü" Diriliş'in Aralık 1974 sayısında yayımlanır. Yakın arkadaşı Ataol Behramoğlu, 1971 muhtırası yüzünden yurt dışına kaçmıştır. Özel'in Diriliş dergisinde Amentü isminde şiiri yayımlandığını duyunca şaşırdığını uzun uzun anlatır.
O tv dizisinde ima edildiği gibi şiirin gizli göndermesi Cahit Zarifoğlu'nun kendisininde içinde bulunduğu bir grup genç şair yazar değildi. Zaten Cahit Zarifoğlu kendisine "güzel adam" diyecek kadar çiğ biri değildir. Bu gerçek bilindiği için söz konusu dizide Karakoç'un adını dahi anamamışlardır.
Yeni başlayanlar için, Diriliş Neslinin Amentüsü veya İslamın Dirilişi adlı eserlerden biriyle başlayıp İslam, İnsanlığın Dirilişi, Yitik Cennet ve Sütun ile devam etmeyi önerebiliriz.
Cahit Zarifoğlu Bey'in Sezai Karakoç'a ithaf ettiği ve çok örtük biçimde esasen Kur'an-ı Kerim'deki "ashab-ı keyf"i anlattığı "Yedi Güzel Adam" şiiri de bu dönemde Diriliş Dergisinde yayınlandı.
Bazı şiirler vardır, şairlerin önünü adeta tıkar, okurun diğer eserlerine ulaşmasına engel olurlar. Hiçbir şair, falan şiirin şairi olarak tanınmak ve hep öyle anılmak istemez. Hele Sezai Karakoç gibi bir fikir ve dava adamı, gençlik yıllarında yazıp sonraki yıllarda yazdığı eserleriyle kat kat aştığı bir şiirle anılmak istemez.
Ancak bu yanlış ve bilinçsiz tutumdan şüphesiz asıl zararlı çıkan, o sanatçının şu veya bu sebeple meşhur olmuş o bir tek şiirine takılıp kalan okurdur. Ne yazık ki, pek çok kişinin aklına da Sezai Karakoç dendiğinde Monna Rosa şiiri gelmektedir.