Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GÖRÜNCE AKLIMI SALDI TALANA
Şol göçen ellerde bir çiçek kokar Cennet'ala kokusu var alana Lalesi, sümbülü kendi yanında Görünce aklımı saldı talana İkrar versem ikrarımdan Alman mı Bir söz desem hatırımı kırmam mı Al yanaktan bir çift öpüş vermen mi Kömür gözlüm seni deyip gelene Yeryüzünde arıların balısın Gökyüzünde hurilerin pirisin Engininde mor sümbüllü korusun Kız hatırın kıymetini bilene Dadaloğlu derde yar sende ahım Güzeller içinde sultan-ı şahım Bir sualim vardır zülf-i siyahım Ne veriyon kız derdinden ölene
Sayfa 412 - Ürün Yay-Kitabı okudu
Ben Dünyayı Ali Osman'ın Sanırdım
Yedi iklim dört Köşeyi dolandım Meğer düna her tarafta bir imiş Ben dünyayı Ali Osman'ın sanırdım Meğer dünya dört sultanlık yer imiş İrili ufaklı insan piç oldu Onlar doğdu geçinmesi güç oldu Altı arap atlı şahbaz nic'oldu Mamur sandım yalan dünya çürümüş Okuttuğun tutmaz oldu alimler Kalktı da kitaptan arttı zulümler Terlemeden mal kazanan zalimler Can verirken soluması zor imiş Dadaloğlu'm der ki sözüm vasiyet Benim sözüm dinleyene nasihat Besmelesiz kazanılmış piç evlat O da dünyasına ziyankar imiş
Sayfa 344 - Ürün Yay-Kitabı okudu
Reklam
GAVURDAĞI GENE BAŞIN DUMAN MI
Hey ağalar kış m'olacak bilmem Gavurdağı gene başın duman mı Padişahtan ferman gelmiş 'gel'deyi Gidiyom ya geleceğim güman mı Kırpık olur Gavurdağı'n ormanı Padişah derdimin olmaz dermanı Devlet hakkımızda vermiş fermanı Yen'evliyim ayrılacak zaman mı Dadaloğlu'm hile yoktur işinde Yiğit olan yiğit görür düşünde Alışkan tüfekle dağlar başında Azrailden başkasına aman mı
Sayfa 304 - Ürün Yay-Kitabı okudu
BU GÜN BEN BİR RÜYA GÖRDÜM
Yürü bire Pınarbaşı Acap karın kalktı m'ola Boynu uzun tor sunalar Su yoluna çıktı m'ola Tez gelir Kaynar'ın yazı Hoş akar Munzur'un özü Koc'ırmak tutardı buzu
Sayfa 297 - Ürün Yay-Kitabı okudu
Dudulu, Kumrulu Başın Binboğa
Binboğa da Koçdağı'nı gözetir Laleleri, sümbülleri tazedir Akça turnaların başın uzadır Dudulu, kumrulu başın Binboğa Duman duman başın görenmez pustan Ak sayalı gelinlerin çekilir hastan Bir yanın Avşar, bir yan Elbistan Zamantı'dan gelir kışın Binboğa Yıldır yıldır eder toprağın, taşın Yüz bin yılı geçkin belki de yaşın Bulutlarda, gökler de can yoldaşın Güzelleri seyir, işin Binboğa Kamalağın, kar"ardınçın bitiyor Dadaloğlu'm cıdasını atıyor Kara gözlüm senden yükün tutuyor Bulunmaz menendin, eşin Binboğa
Sayfa 295 - Ürün Yay-Kitabı okudu
ERMENİ'DEN CASUS OLDU, DUYDUN MU?
Avşarlara oyun edip sürdüler Döneklere rütbe geldi duydun mu Türkmenleri top- tüfek kırdılar Ermeni'den casus oldu duydun mu Boş kaldı yaylalar, sürüsüz dağlar Yıkıldı obalar, analar ağlar Bozoklu denilen yerdeki beyler
Sayfa 276 - Ürün Yay-Kitabı okudu
Reklam
YÜCE DAĞDAN AŞAN YOLLAR BİZİMDİR
Kalktı göç eyledi Avşar elleri Ağır ağır giden eller bizimdir Arap atlar yakın eyler yırağı Yüce dağdan aşan yollar bizimdir Belimizde kılıcımız Kirmani Taşı deler mızrağımız temreni Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Sayfa 196 - Ürün Yay-Kitabı okudu
VARILMAZ YURDUNA KÜÇÜK ALİOĞLU
Bozok Han'dan sürer gelir ötesi Özeroğlu Seyfi Han'dır atası Baz şahinler sarı kaplan yuvası Varılmaz yurduna Küçük Alioğlu Dağlarında hüma, geyik sekişir Engininde keklik turaç ötüşür Düşmanların sınırından bakışır Giremez yurduna Küçük Alioğlu Âşık Dadal varsın ünün söylesin Halep'in paşası sofrasın dersin Beylan'ın beyleri pekmezin satsın Tuğlar sana layık Küçük Alioğlu    18. yüzyılın ikinci yarısında. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bulundukları bölgeleri istedikleri gibi yöneten derebeyleri türemişti. Bunlardan birisi de Küçük Alioğlularıydı. Bunlar Payas-Dörtyol bölgesinin derebeyleriydi.    Bu şiir Küçük Alioğlu Halil Paşa için söylenmiştir. Halil Paşa. Zamanında Küçük Alioğulları en parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde üzerlerine gönderilen orduları yenen Halil Paşa aynı zamanda Hac'dan dönen 3. Selim döneminin sadrazamı Yusuf Ziya Paşa’yı da korkutmuştu. Sadrazam Yusuf Ziya Paşa, Antakya'ya gelmişken Payas'tan geçemeyip kuzeye yönelerek Anadolu içlerinden ancak İstanbul'a varabilmişti. Dadaloğlu, işte bu Halil Paşa'yı övmektedir.    
Sayfa 226 - Ürün Yay-Kitabı okudu
ÖRDEKLERİN ÇAĞRIŞIRDI KAZINAN
Çok göresim geldi Binboğa seni Ne hoş olur baharınan yazınan Dirgen Dağı Koç Dağı'nın dengidir Ördeklerin çağrışırdı kazınan Ne kara yazılmış alnıma yazı Varsak da aşiret tanımaz bizi Sarız'dan aşağı Yalak'ın düzü Sağmalların yayılırdı yozunan Kuru Çay'dan Delice'ye aşalım Çapanoğlu eteğine düşelim Elbistanlı kızı helallaşalım Çok emeğin yediyidim tuzunan Dadaloğlu'm der de bu nasıl haldir Seneler sayılmaz kaç tane bıldır Ayını bilmiyom tam dokuz yıldır Puşt Osmanlı duralaştı biziynen 1865'te Fırka'ı Islahiye Ordusu marifetiyle yapılan Sis (Kozan) zorunlu iskan ve sürgününde kendisi yakalanıp Payas Kalesi'nde hapsedilen Dadaloğlu, kanat yaptığı bir hasırla kale burçlarından atlayarak kurtulur ve Bozok'a sürgün edilen aşiretine doğru yola çıkar... Binboğalar civarında onu gören bir kadının kendisini ihbar etmesinden kaygılansa da, kaygısı boşa çıkar ve alır sazı eline Binboğa'nın eteğinde bunları söyler.
Sayfa 208 - Ürün Yay-Kitabı okudu
SİZİN OLSUN BİNBOĞA'NIN DAĞLARI
Fırsatı ganimet bildi kötüler Böyle kalmaz padişahın çağları Eninize boyunuza eğlenin Sizin olsun Binboğa'nın dağları El kalmamış Binboğa'ya çıkacak İp kalmamış salıncağa takacak Hemen Avşar mıdır başa kakacak
Sayfa 205 - Ürün Yay-Kitabı okudu
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.