Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatın bütün görüntülerinde elinden geldiği kadar İslami örf ve adetleri yaşatmaya, yabancı adetleri yok etmeye çalış. Mesela selamlaşma, dil, tarih, kılık, kıyafet, ev eşyası, üzülme, sevinme... Bütün bunlarda sünneti takip et.
YÜKSEL YAYINCILIKKitabı okudu
Uluslar, sanatçı ve düşünürleriyle soluk alırmış. Bu anlamda yetişmiş değerlerinin başına olumsuz bir iş gelen ulusun, gerçekte nefes borusuyla sorunu var demekmiş. Böylesi bir durumsa sadece bir can için değil, kuşkusuz bütün toplum için hoş değildir. Çok şükür ülke olarak bizim böyle bir sorunumuz yoktur. Ulusumuz devletimiz her neyse, Nazım Hikmet'ten başlayarak, Musa Anter'e. Sivas Madımak'ta yanan Asım Bezirci'ye dek bütün sanatçılarının,aydınlarının değerini bilmiştir.
Sayfa 41 - Yön Basım Yayın MatbaacılıkKitabı okudu
Reklam
Ortadaki Türk, Kürt, Çerkes, Avşar, Tatar sorunu değil. Allah'ın andavallıları, yalnız bizde değil tüm evrende iki cins insan ve tek sorun vardır. Sorun ekmek sorunu, sömürü sorunu, insanlarsa ezen ve ezilenlerdir. Şimdi şu sözüm kulağınıza küpe olsun unutmayın." Tüm çadır kulak kesilmiş çavuşu dinliyordu. Osman Çavuş, yoksulluktan liseyi yarıda bırakmış bir işçi çocuğuydu. Akıllı, okumayı severdi. "Evet iyi dinleyin. Tam iki cins, iki sınıf insan vardır. Bir çalışan, iki çalıştıran. Evet o kadar. Yani yiyenler var üretenler var. Daha açığı varlıklılar var yoksullar var. Bunun dışında hiçbir şey yoktur. Gerisi fasaryadır. Gerisini sizin gibi enayileri, böyle birbirine düşürmek için ağalar, krallar, papazlar, kısacası boynu kalınlar uydurmuşlardır. Sizi birbirinize düşürüp, kendileri keyif çatmak için uydurmuşlardır. Uzağa gitmeye gerek yok. Bakın şu Komünist İmamın düşmanlarına. Tümü ağalar, varlıklılar değil mi? Birbirilerini nasıl da tutuyorlar. Tosun Ağa Kürt, Hasan Ağa Türk'müş. Hiç sen Kürt'sün ben Türk'üm diyorlar mı? Komünist İmama karşı omuz omuza gardaş gibi dövüşüyorlar. Bilirsiniz Yeşil Ağa da Çerkes"
Sayfa 127 - Ceylan YayınlarıKitabı okudu
Bir daha rahatsiz edersen Anani Avradini...
Çaglarca uzun bir süre sonra, Perviz kapiyi yeniden tiklatti. Kapi gürledi, ite kaka çeke sürüye gözbagi takildi. Ayaklari patlak olduğuna sürünerek gitmek zorundaydi. Kurgusunun heyecaniyla, dirseklerinin üzerinde bedenini sündürdü. Muhafizi ayaği ile koltuguna koltuguna dürtüp yön veriyordu. Peșisira ayaklarindaki zincirlerin sesi akiyordu:"Yürü ulan ..mına koduğumun Komisti. Sağa, sağa dedim ulan sağa. Dur, yürü, dur yürü!
Sayfa 23 - Arena
Hazir ol lan sira sende!
Sakalli yüzünü, kucagina siğmayan cinsel organina çevirdi. Her kez ilk görmüșcesine ilgiyle bakiyordu. Olur șey değil, kucağinda șișirilmiș bir futbol topu vardi. Patlamacasina bir top... "Buraya geleli cok olmali. Yoksa insan bir iki günde bukadar susayamaz, Elektrikle iç organlarimi mi pișirdiler"
Sayfa 20 - Arena
Dans
Şu dans var ya, taşa tutmak şart oldu, Üstümüze kambur oldu, sırt oldu. Vallahi püsküllü bela, dert oldu ... Elimle dilimle taşladım gitti, Dansından mansından başladım gitti. Bu iş batılıya eğmektir boyun, Töreli milleti yaptılar koyun. Nerde zeybek, halay, nerede oyun? Oyunsuz toyları boşladım gitti, Dansından mansından başladım gitti.
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
Antalya'ya özgü pelte kıvamında dehşetli bir sıcak vardı. Gü­ ya sınav konusunu gizli tutmuşlardı. Oysa her yan koruma ada­ yı kaynıyordu. Fiskos konuşmalar da cabası. Sınava erken girin­ ce işe erken gireceklermiş gibi, kapıda itiş kakışlar kavga boyut­ larındaydı. Derken saat öğleyi bulmuş ama, kapının önündeki kalabalık milim eksilmemişti.
"Antalya'nın en serin yeri karakol hücreleriymiş" diyerek, karakoldan yakınmayan belki de memleketin ilk vatandaşı olu­ yordu. Seyrek Ali arkadaşlarına bu hoşnutluğunu belirtirken hücrenin demir kapısı açıldı ve göt sopası için herkesin taşakla­ rını tutup domalması emri duyuldu. Sonra da künyelerine 'işsiz', yani 'serseri' notu düşülerek salıverildiler. "Hadi ulan bir daha buralarda görünmeyin" diyen komisere, Ali ile Durmuş ikisi bir­ den : "Sağ olun başefendi, kusura kalmayın sizi de yorduk ya" di­ yerek, hızla oradan uzaklaştılar..
Tembel Tevfikin taşındığının y a ikinci, y a d a üçüncü günüy­dü. Duydukları haberle, Köse Hızırların sevinci kursaklarında kaldı. Tevfik ciddi bir felç geçirmişti. Sağ yanı hiç tutmuyordu. İlkin kimse inanmadı. Bu onun tembellik numaralarından birisi­ dir, dediler. Fakat çok geçmeden durum bütün gerçekliğiyle an­ laşılmıştı. Tembel Tevfik resmen felçti . . . Hızır, derin derin iç çekti:.
Fuat ailenin en küçüğüydü. İki ağabeyi ile bir ablası zamanın gözde üniversitelerinde okuyorlardı. Ayrıca bir ucu padişahlara dayanan ve de içinde valiler, kaymakamlar, türlü sanatçılar ba­ rındırmış bir soydan geliyorlardı. Y üksek tavanlı, çatal kapılı sa­ ray bozması evlerinin duvarları silme böylesi büyük adam re­ simleriyle bezeliydi.
724 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.