Aşırı üzüntünün getirdiği aşırı öfke ve aşırı öfkenin getirdiği aşırı sakinlik..
Öfkeni yen , öfke kibirdendir. Kibirli olan öfkelenir. İnsanın kendini tanıması için bir ipucudur bu, öfkeleniyorsan bu hastalıktan sende var.
Reklam
-Had-
Had bilmek kadar had bildirmek de mühimdir. Fakat bunu nezaketli bir biçimde, öfke belirtisi göstermeden yapabilmek de herkesin harcı değildir. Bizler sınırlarımızın ihlali korkusunu o kadar yoğun hissederiz ki; bu korku, yerini öfkeye bırakabilir. Korku ve öfkenin girdabına kapılmadan sükunet ve dinginlikle yol almak gerekir. Dinginlik çoğu zaman en etkili silahtır.
উপহার অপেক্ষা করো, তোমায় আমি ফুল উপহার দেবো। কাগজের নয়, প্ল্যাস্টিকের নয়, এমনকি সত্যিকারের ফুলও নয়। আমি তোমায় উপহার দেবো পাথরের ফুল যা প্রয়োজনে তোমার হাতে অস্ত্র হয়েও ফুটে উঠতে পারে।.. Arani Basu🙏🏻 / Yağmur benim damımdaydı, öfke senin damında; Sen yağmuru seviyorsun ama ben güneşi seviyorum..
His&Günce -4-
“Ruhsal olarak, çöküntü yaşadığımız zamanlarda gerçekte çok bayağı olan bazı şeyler bize bir değer ifade ediyormuş gibi görünür.” Thomas Mann Bu yazıyla ilk karşılaştığımda zihnim şöyle algılamıştı; “Ruhsal olarak, çöküntü yaşadığımız zamanlarda gerçekte çok mühim olan bazı şeyler bize bir değer ifade etmiyormuş gibi görünür.” Sonuçta bazen okuyucu kendini okur, bu yüzden okuduğunu görmez; kendini görür. İşin ilginç tarafı bunu bu şekilde kabul edip bugüne kadar çevreme bu şekilde aktardım, gerçeğiyle az önce tanıştım. Ve yanlış anladığım cümle, doğru olan cümleye nazaran hayatıma daha çok dokundu. Çünkü, ruhsal çöküntü yaşadığım zamanlarda, hayatımda mühim olan şeyler, bunalım halimden dolayı anlamını yitiriyordu. Asabileşip her şeyi reddeten, gözü kararmış kaba ve inatçı bir insan oluyordum. O zamanlarımı hatırlıyorum da… Allah’a sığınıyorum. Bu mühim şeylere örnek verecek olursam; iman, aile, nezaket, tebessüm etmek, zamanı değerlendirmek gibi mühim şeyleri, asabiyetim yüzünden değersiz görerek ‘ahlaksız’ insana dönüşüyordum. Ve bunun sonucunda hayatım daha da anlamını yitiriyor ve beni daha çok bunalıma sürüklüyordu. Daha sonra Thomas Mann’ın yazısıyla, ruhsal çöküntü yaşadığımı farketmiştim. Bu yazı, böyle durumlarda daha sessiz kalmama vesile oldu. Öfke kontrolümü sağlamayı, tevekkül ederek ve bazı şeyleri (insanı, doğayı, çevreyi vb değiştiremeyeceğim şeyleri) kabul ederek kuvvetlendirim. Öfkeyi yenmenin zorluğunu anlıyorum. Bildiğimiz üzere, hadis-i şerifi de hatırlatarak; pehlivanın kim olduğunu daha iyi kavrıyorum.
Seni kendimden tanıdım çocuk; Yüreği sürekli çiğnenen bir yol Gövdesi acılardan acılara köprü… Biraz öfke, biraz umut, çokça onur Olan kendimden. Eğildim öptüm yıkık alnından Uzaktın, kıyamadım sessizliğine Biraz daha dedim içimden, biraz daha; Gün olur, onuru güzel çocuk Acı da yakışır insanın yüreğine...
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.