Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Tam gücüm bitmişken bir anda sesin bir güç veriyor yüreğinden yüreğime bir ödül gibi. Mirasını biliyorum ne satılır ne bir değer biçilir bu değerin kıymeti anlatılmak eyleminde bile ezildiğini görmekteyim bir şey ezilipte nasıl bir değer olur bunu bu dünya çözemez biz bile. Bir adam şehrin orta yerinde kırmızı bir sandalye az sonra batacak güneşe doğru bakmakta bir şeyler bekliyor belliki hiç beklemediği bir şey bu beklese bu kadar şehire kafa tutamaz güneş tam kaybolurken biz çıkıverdik şehir içinden duyguda düşüncede. Hala bir miras korunabiliyorsa bu bir meziyet değil yürek işi zaten tapuları alınmış bir mirasın bizden başka varisi yok biri ölse birine kalır ikisi ölse sonsuzluğa sonuç olarak miras büyük.
Bir bahçe hayal ediyorum: Her yanı uçsuz bucaksız bir yeşillikle kaplı. Etrafa yayılan çiçek kokularını içime çekiyorum. Lavantaların üzerinde gezinen beyaz kelebekler görüyorum. Uzaklardan bir piyano sesi, arka bahçedeki horozların ve dallardaki cırcır böceklerinin sesine karışarak kulağıma uzanıyor. Bahçenin öbür yanına çeviriyorum kafamı, çocukluğunu yaşayabilen çocuklar görüyorum orada. Bu devirde çocukluğunu yaşayabilmek büyük nimet diye geçiriyorum aklımdan. Burası her kim olursan ol, her ne düşünürsen düşün kabul gördüğün ve kendin olabildiğin gizemli bir yere benziyor. Bu dünyada böyle yerlerden çok fazla yok. Bahçenin ortasında bir adam durmuş, etrafındaki çocuklara bir şeyler anlatıyor. Yaklaşıyorum yanlarına usulca. Çocuklarla oyunlar oynayan, şarkılar söyleyen biri: Üstelik böyle tam olarak bir yetişkin gibi de değil. Ona Aziz Dede diye seslendiklerini duyuyorum. O an anlıyorum ki; güzel bir adamla karşı karşıyayım. Seda Yıldız
Reklam
Adsız Gemi
Doktor, hiç kimsenin konuşmadığı kısa bir süre boyunca duraladı. Sonra, biraz önceki alaycı tutumunu değiştirdi ve ağır ağır, gizemli bir şey anlattı: “Bir zamanlar sıradan bir adam yaşamın, varlığın gerçek nedenlerini öğrenmek istemişti. Tanrı’ya yalvardı ve ondan kendisine yol göstermesini istedi. Tanrı, onu büyük bir mağaraya gönderdi. Adam,
Ünlü aktör ve yönetmen Clint Eastwood kimdir?
Clint Eastwood, 31 Mayıs 1930 tarihinde San Francisco'da bir çelik işçisinin oğlu olarak dünyaya geldi.  Oakland Teknik Okulu'ndan 1948 senesinde mezun olan Eastwood, liseyi bitirdikten sonra Oragon’da kerestecilik yapmaya başladı. Bir dönem de, orduda yüzme eğitmenliği yaptı.  1950'li yılların başında, ikinci sınıf filmlerde yan rol alarak
"Kendine aşık olmak Narcissus'un cezasıydı."
I. Bu, hikayenin bildiğiniz hali: “Narcissus kendi yansımasına aşık olacak kadar kendine aşık bir adamdı. Başka kimse onun için yeterince iyi değildi. Havuzdaki yansımasına baktı ve söndü gitti.” Ama hikayenin tamamı bu değil: Narcissus doğduğu zaman annesi Liriope onu kör falcı Tiresias’a götürdü ve bir kehanette bulunmasını istedi: “Ömrü uzun
Uluma (Howl)
“Uluma” (Howl) sadece Beat edebiyatının değil, o güne kadar yazılmış tüm lirik edebiyatın en gaddar dille yazılmış ancak bir o kadar da etkileyici, gözlerimizi kimi zaman yuvalarından çıkaran, kimi zaman ise yaşlarla dolduran şiiridir. Uluma terbiyesizce yazılmıştır, bir Columbia Universitesi mezununa hiç yakışmayacak cinsten dizelerle doludur,
Reklam
190 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.